türk sporcularının şişkin egosunun bir başka canlı kanıtı. maalesef.
avrupa şampiyonası'ndaki performansını canlı olarak izlemiş ve paralelinde diğer sporcuları da aynı şekilde takip etmiş bir insan olarak; şunu söylemeliyim ki: bu kız neredeyse 25 yaşına gelmiştir, ancak beş yıldır bir arpa boyu yol gidememiştir.
teknik olarak konuşmak gerekirse:
kayış esnasında gerçekleştirdiği jumplar maalesef, artistik patinaja yeni başlamış olan 13-14 yaşındaki amatör sporcuların jumplarından farksız. belki antremanlarında çok çok daha iyidir, böyle bi sıçradı mı tribünlere doğru güdümlü terlik kibin ilerliyodur falan... orasını bilemicem. ama jüri önündeki performansı vasat diyebileceğimiz seviyeye anca dahil olur. diyorum ya yıllardır izliyorum, yıllardır bu kızın doğru düzgün, şöyle temiz bir atlayış yaptığını görmedim. ya buza inerken düşüyo ya başka bi dengesizlik yaşıyo ya da ayak değiştiriyo. olmayınca olmuyor hocam netice olarak. olmayınca olmuyor.
serbest kayış olarak da sen otursan izlesen iki puan vermezsin. öyle düşün. sadece yapması gereken hareketleri tamamlamakla meşgul kendisi. özgünlük namına, sanat namına, hissiyat namına hiçbir şey yok. hiçbir şey. fon müziği olarak istanbul bazaar'ı seçmiş. bir iki gerdan hareketi, bir aşkın nur yengi misali parmakları birleştirip göz süzmeler, biraz da kıvırma. çok şahane gerçekten. acaip orijinal. türk dediğin de kıvırmaz mı efenim zaten? en olmadı göz süzer. aynen.
yıllardır aynı durum. "türk'üm ben. müzüümde illa darbuka olacak. oryantalizm olacak. doğu kültürü olacak. elbisem muhakkak kırmızı olacak. üzerinde sarı işlemeler olacak. na böyle kocaman da türk bayrağı mı sarsam kafama ayol? türk'üm ya. ondan."
eurovision'da da aynı durum. sertab'ın birinciliğini sadece şarkısındaki darbukaya bağlayan saçma zihniyet maalesef yakamızı bırakmıyor. hocam dünya yemiyo artık bunları görmüyo musunuz? türklüğü neden darbukayla kırmızıyla altın renkli işlemelerle sınırlıyosunuz?
ayrıca utanmadan iddia ediyorum tuğba'nın bu sene seçtiği müziğin ezgisinin türklükle alakası yoktur. bildiğin arap-fars etkisi kendini göstermekte parçada. türkiye'yi de etkilemiştir bu akım doğru. ancak türk müziği bu hanfendinin yıllardır tercih etmekte olduğu konseptten fazladır. çok daha fazladır.
buraya kadar yine saygı duyarım kendisine. yani duyardım. bir sporcu performans gösterdiği dalda illa çok başarılı olmak zorunda değildir. koreografi, müzik seçimi, teknik gibi konularda hata da yapabilir. doğaldır. ancak bu seneki şampiyonadan sonra çıkıp yaptığı açıklamalarla kendisine duyduğum saygıyı kaybettiğimi burdan alenen bildiriyorum efenim. atatürk'ün bir sözü vardır ki değil dünyaya, kainata bedeldir: "ben sporcunun zeki çevik ve ahlaklısını severim." bu bağyan söz konusu vecizin değerini bir kez daha kafama çaktı dün. hem de ne çakış. helal olsun.
- evet tuğba performansının yorumunu bir de senden alalım?
+ valla ben elimden geleni yaptığımı ve ülkemi en iyi şekilde temsil ettiğimi düşünüyorum sonuçta.
nasıl elinden geleni yapıyosun yavrum sen? beş senedir doğru düzgün zıplayamamaktan, kötü performanslarından sonra pişkin pişkin sırıtmaktan, bir iki kıvırmaktan, bolu'ya bol bol selam göndermekten başka napıyosun? bu mudur elinden gelen? ülkenin en iyi şekilde temsili senin vasatın altındaki haline mi kaldı?
abi insan bi: "üzgünüm" der. "daha iyi olabilirdi." der. "günümde değildim yapamadım. özür dilerim beni sevenlerden." der. en olmadı ahlak seviyesi en üst(!) düzeyde olan süreyya ayhan gibi: "ya işte ben birinci de olurdum da bakma adet günümdeyim. ondan olmadı. yoksa ohoooo" der. bişey der yani. hiç mi hatan yok? elinden geleni yaptın. en iyi şekilde temsil ettin. bravo.
- senin adına konuşacak olursak sezonun en kötü puanını getirdin. ne düşünüyosun?
+ valla (her lafa da valla demese yalan söylediğini düşünücez. allah korusun tabi.) ben orda üçlü toeloop yaptım. senelerdir onu yapıyorum. ama hakemler onu hep ikili axel sayıyolar. ne diim artık yani. allah'a havale ediyorum kendilerini. ondan düşük geldi. yoksa dibine vurmuştum puanın. en az yetmiş yane.
tabi canım. orda 15 tane hakem var. 5 senede eder 75 hakem. hiçbiri doğrusunu bilmiyo. yıllardır üçlü toeloop'unu iki axel zannediyolar. gamaralar yannış çekiyo. bir dönüşünü siliyolar kayıttan. büyük bir yanlış var ortada di m? evet haklısın. hakkını yiyorlar senin. kıyamam.
+ zaten ben hep beklediğim puandan düşük alıyorum. konu türkiye olunca... doğal tabi. hakemler de elin rusunu isviçrelisini el üstünde tutuyolar. alın size sonuç.
elin rusunun isviçrelisinin kütüğünü tutmaktan kendi kayışını göremiyor tabi kızcağız. daha kendisi "agu bugu" şeklinde meram ifade edecek yaşta değilken bile rusya'nın isviçre'nin buz pateninde bir ekol haline geldiğini de göremiyor. farkında değil. zaten axel ile toeloopun ayrımının da farkında değil. öğrenicek ablası... öğrenicek. inşallah.
+ ay bu ayumi suzuki şimdi güzel kaydı... yani fena değildi.. ama antremanlarda hep düşüyodu biliyo musunuz? sırf benim yanımda 87 kere düştü. şimdi hiç düşmedi. allah allah diyorum.
fena değildi şeklinde yorum yaptığı kadın şampiyona birincisi oldu kardaşlıklar. buradan söyliim size de... bilin yani. he ama nolmuş? onun yanında hep düşmüş de şimdi düşmemiş. vah vah... keşke düşseydi. hatta keşke toptan hepsi düşüp sakatlansaydı da programlarını tamamlayamasalardı. sen anca öyle birinci olabilirsin çünkü. başka türlü değil.
sonsuz bir kıskançlık. sonsuz bir mantıksızlık. sonsuz bir rahatlık ve sonsuz bir olaylardan sıyrılma performansı efendim... alın size tuğba karademir. süreyya ayhan ablamızın buzda kayan versiyonu. maşallah.