livorno calcio forumlarında çarpışan yiğitlerin arasına karışmış bir vaziyetteyken geçen zamanlarda hatırladığım 'spor kulübümüz'.
'bunları düşürsünler, bu nedir böyle?'
'terörist bunlar, taraftar falan değil, düşürün!'
bir takım düşünün, gittiği her şehirde 'pkk dışarı' tezahüratıyla karşılanıyor. bu takımda ekmek parası derdiyle mücadele ettiğinizi düşünün. bir diyarbakırlı olduğunuzu düşünün, takımınız hangi deplasmana gitse pkk'nın temsilcileri muamelesi görüyor. siz diyarbakır'lı olun şimdi, ister pkk yandaşı olun ister vatansever; siz de 'ötekileştirilmiş' olmanın psikolojisini hissedebildiniz mi? olmadı, bunu anlayamadık bu şekilde, durum buyken anlayamayız.
bursalı futbolcular soyunma odasına indiğinde diyarbakır'ın siyahi oyuncusu (sanırım tazameta) mikrofonu eline alıp boks hakemi gibi taraftarı sakinleştirmeye çalışıyordu, tercüman sürekli yanlış tercüme ediyordu. adam bağıra bağıra 'yapmayın, siz eğlencenizden olacaksınız biz ekmeğimizden' diyordu resmen. oysa o tribünün derdini tazameta asla anlayamazdı, diyarbakırlı değildi kardeşimiz.
diyarbakır maçlarında saracoğlu tribünlerindeydim çoğu zaman, 'pkk dışarı' en favori besteydi o günlerde. başkanımız diyarbakırlıydı, farketmezdi. önemli olan 'ötekileştirmek'ti, en sevdiğimiz oyun buydu aslında, futbol bahaneydi.