onlarca konuşulacak konu varken gözler taş duvarlara ve binalara takılır.
sessizlik alır götürür bazen. bazen çalgıcıların sesleri, coşkulu şarkıları.
sonra gelip gülümseyerek darbukaları uzatırlar size.
gülümseyen yüzler vardır orada.
ticari de olsa.
gülümseyen insanlar.
ilk içimde lök diye fincanı kavrayanları ise sıcacık bir süpriz bekler.
hem de çok sıcak.
edit: kahve bardağının fincan olduğunu unutmak nasıl bir şeydir. kelime değişimi yaptım. *