şöhreti sanat dışı unsurlarla elde edenleri görünce aynı yolu izlemeye karar veren vurmalı çalgıların, kafası da vurmalı çalışan ustasının, kafasına vurulmayınca yediği halt. şöhret için her bedeli ödemeye hazırların çölünde bir kum tanesi.
bilal göregenin haksız şöhreti, sanatını hakkıyla icra edip esamesi okunmayan darbukacıyı kızdırıp, kıskandırdı haliyle. sansasyonel kavgacıların, arsız özürlülerin yahut yumuşak şakşakçıların prim yaptığı ülkede, gerçek sanatçılığın altın bilezik değil, çelik pranga olduğunu biliyordu ama zincirlerini kırmayı kafasına koymuştu.
çılgın eyleminden sonra gazete manşetlerini birkaç gün deli darbukatör olarak süsledi, bir iki bestesi 'sevdiğim kız bana abi deyince' kadar olmasa da biraz ses getirdi, birkaç yerel kanalda da konuk edildi. artık gözleri görmüyordu ama birkaç haftalığına da olsa istediğini az çok elde etmişti.
sonra, daha iyi besteler için enerjisini müzik çalışmalarına verip, ses getirecek yavşaklıklar yapmayarak stratejik bir hata işledi. bestelerinin yüzüne kimse bakmadı, kavgasız gürültüsüz bir sanatçı medyanın da işine gelmediği için unutuldu gitti.
şimdi kaldırım kenarında darbuka çalarak dileniyor. kör haline acıyan çok olduğundan, allah bereket versin günlük yövmiyesini topluyor.