önemli olan darbeciler yargılansın, aym ye bireysel başvuru gelsin gerisini siktir et diyen tiplerin memnun edemeyeceğimizbir değerlendirme. ha darbeciler yargılanacak mı eğer hukukta zamanaşımı diye bir kavram varsa biraz zor. diğer maddeleri siktir et be ya diyen tipler (götümüze girmesin yoksa çok güzel bir tabirim var bu zatlara) için tek tek maddeleri ele alalım:
anayasa madde 23 yerleşme hürriyeti: maddenin eski halinde yer alan vatandaşlık ödevi veya ceza soruşturması çıkarılarak sadece suç soruşturması ve kovuşturması sebebiyle ve ekstradan sadece hakim kararıyla yasak konuluyor. Peki bunu niye düşündüler, tabi ki bu maddeye dayalı olarak yutdışına çıkamayan bazı önemli işadamlarımız var ve kendileri bu maddenin bir an evvel düzenlenmesini talep ettiler.
anayasa madde 41 ailenin korunması: maddeye çocuk haklarına ilişkin düzenleme konulması belki olumlu ama bundan önce birçok maddesine çekince koyduğumuz uluslararası çocuk hakları sözleşmesini tekrar adam akıllı değerlendirsin hükümet.
anayasa madde 53 toplu iş sözleşmesi hakkı: Öncelikle bazı okuma özürlülerine söyleyelim burada grev yok, bir daha tekrarlıyoruz neymiş grev yok canım kardeşim. maddede ek olarak memur ve diğer kamu görevlilerine toplu sözleşme hakkı veriliyor. peki daha önce böyle bir şey yok muydu? Birçok hukukçu mala göre yoktu. Bizde afedersin nah yoktu diyoruz. Maddenin paketle kaldırılacak ek fıkrasında geçen ifadeye göre anayasa 128 de belirtilenler (yani memur ve diğer kamu görevlileri) toplu görüşme yapabilir sonucunda sözleşmeye imza atabilir. Burada buna en son kararı veren Bakanlar Kurulu iken şimdi yeni paketle onun yerini Uzlaştırma Kurulu ne idüğü belirsiz bir kurul alacak.
anayasa madde 69 siyasi partiler: her şeyden evvel söylememiz gerekir siyasi partilerin kapatılması bir ceza davasıdır. Ve dünyanın hiçbir yerinde yargının alanında olan bir davayı bir yargılama hakkında yasama organının tek bir yetkisi dahi olamaz. hele bu davanın açılmasına izin verme yetkisi hiç olamaz. Bunun getireceği tehlike ne olur, atıyorum bu halk bunu yapar çünkü AKP tek başına iktidara gelir mecliste ufak bir parti olan BDP gelir diğerleri seçim barajı denen abuk bir düzenleme yüzünden meclis dışında kalır. Bunun sonucunda AKP ile BDP'nin yapacağı illegal şiddete dayalı her eylem yine onlar tarafından meşru olacaktır. Ayrıca maddenin düzenlenmesinde garip olan bir durum daha vardır ki (bu bence AKP aleyhine tahminim mallar farkedemedi daha bunu), grubu bulunan her partinin aynı sayıda yani 5 vekilinin oluşturacağı bir komisyonun 3 te 2 si ile kararın alınmasıdır. yok biz şu kadar oy aldık mecliste halkın çoğunluğunu temsil ediyoruz diye böğürenler burada çoğunluk ilkesini terketmiş. ama seçim barajı denen abuk sistem devam ettiği sürece bu uygulamanın da pek işe yarayacağı söylenemez. Ve burada gözlerden kaçan bir nokta daha var, şu madde anayasadan kaldırılmış olacak aslında yorum yapmaya bile gerek yok: "temelli kapatılan bir parti başka bir ad altında kurulamaz."
madde 74 kamu denetçisi: yıllardır konuşulan ve istenilen bir kurumdu. yalnız türkiyede meclis ile idare yani yürütme artık yek vücut olduğu için pek bir anlamı olmayan bir madde. yani meclisin salt çoğunluğuyla yani AKP nin oyuyla seçilecek bir denetçini idarenin yapmış olduğu aykırılıkları kolayca denetleyebileceği mümkün müdür sorusu karşımıza çıkmakta.
madde 125 yargı yolu: yaş kararları yargı denetimine giriyor. ama böyük cumhurbaşkanımızın tak başına yaptığı işlemler halen yargı denetimi dışında. peki en önemli tek başına yaptığı işlem nedir derseniz rektör ataması der yorumu uzatmadan bitiririz herkes amacın ne olduğunu anlar zaten.
madde 129 uyarı kınama cezası: bu maddeyle uyarı kınama cezaları da yargı denetimi kapsamında. koca pakette gördüğüm ve hatta baya daönemsediğim tek olumlu madde. en sonunda bu çağdışı uygulamadan vazgeçilmesi beni mutlu edecek.
madde 146 anayasa mahkemesi:TBMM nin üç üye seçeceği üye sayısının 19 a çıkacağı düzenleme. TBMM nin yüksek mahkemeye üye seçmesinin yine yasama yargı ve kuvvetler ayrılığı kapsamında saçma bir durum olduğunu kısaca söyleyip geçelim. Çünkü komiğime giden bir madde var. Cumhurbaşkanı mahkemenin iki üyesini yüksek öğrenim yapmış iki vatandaştan seçecekmiş. iktisatçı mahkeme başkanımız oldu herhalde tahminim şimdi de gazeteci başkanımız olur, benim adayım Fehmi Koru veya Nazlı Ilıcak. Allah aşkına hangi ülkede sadece yüksek öğrenim görmüş örneğin ilahiyatçı da olabilir bir mahkeme üyesi seçilme imkanı var. Böyle saçma bir düzenleme olabilir mi?
madde 148 bireysel başvuru: kısmi olarak olumlu gördüğüm gelişme. özellikle insan hakları alanında AiHM e gideceğimiz dava sayısında düşme olacaktır. ama bunun uygulamada nasıl olacağı konusunda ciddi şüphelerim var, bekleyip görmekte fayda var.
madde 159 hsyk: hsyk nın hükümetin lehinde yapısının değştirilmesini açıkça gördüğümüzden bi kenara bırakırsak ilgimi çeken nokta hala Kurulun başkanın Bakan ve Müsteşarın da üye olmasıdır. Peki bunda ne var diyen tipler çıkacaktır? buradaki en önemli sorun Bakan veya Müsteşarın katılmadığı toplantılarda kurulun karar alamaması. Her ne kadar üç farklı daire öngörüldüyse de bunun dışında başka bir düzenleme olmaması yine bakan ve müsteşar olmadan siksen karar alamaz noktasında HSYK nın çalışacağını bize gösteriyor. Bu da AB normları değil AKP normlarının işlediğini açıkça gösteriyor.
Kısaca değil uzunca özetlemeye çalıştık. muhakkak ki kimse okumayacak bu sözlükte pek ilgilenilmiyor bu konularla. okuyan akp li vatandaşlarda vay efendim sen nasıl buna laf edersin ne güzel anayasa diyecek ama gördüğümüz kadarıyla bir iki düzenleme dışında yapılmak istenen açıkça AKP anayasası ve akp nin kuvvetler ayrılığını kuvvetler birliğine dönüştürme çabasıdır.