deliler ve dahiler

entry3 galeri
    1.
  1. Beynimizle duyumsadığımız bir ağacı veya evi algılarımızın süzgecinden geçirerek ruhumuza aktarırız ve bunun gerçek olduğundan zerre kadar şüphe etmeyiz. Boyutsaldır ve mekanda bir yer kaplıyordur, öyleyse vardır, aksini asla sorgulamayız. Günün birinde bir köylü çıkar ve kahyasının gerçek olmadığını söylemeye başlar. Gördüğü bahçe, tarla, karısı ve çocukları, rengarenk çiçekler, masmavi gökyüzü, sütünden sağdığı inekler ona göre gerçek değildir. Gördüğü herkese bu fikrini söyler ve en sonunda hakkında deli olduğuna hükmedilir. Artık onun için tımarhanede nefes alarak geçireceği kahır dolu bir hayat vardır. Daha sonra bir filozof çıkar ortaya ve yeni kitabının ana fikrini şu düşünceler üzerine kurar. Hayatta var olduğunu sandığımız hiç bir şey aslında yoktur. Sadece bilincimiz vardır ve gördüklerimiz duyumsadıklarımız değil bize aklımızın aralıksız oynadığı eğlenceli bir oyundur der. Kitabı çıkar ve herkes okur, derinden etkilenir, sözü geçen filozofa duydukları hayranlık artar. imza günü insanlar sıraya girer, fotoğraf çekilmek isteyenlerde cabası... Peki şimdi bu filozofla köylü arasındaki fark neydi? ikiside aynı görüşü savundu, aynı düşünceye kapıldı ama filozof olan dahi, köylü olan deli ilan edildi. Aradaki fark şuydu; birisi fareydi, diğeri insan! Filozofun ruhundan yansıyan ışık şuydu ; fareler olmasa tarlalarımız temizlenemez ve biz beslenemeyiz. Dolayısıyla yaşayamayız ve biz biz olmayız. Bizi biz yapan şey asla olmaz. Bütün bu gördüklerimiz, hissetmekten, koklamaktan tat aldığımız hiç bir şey olmazdı. Gururumuz, zenginliğimiz olmazdı. Filozof'un ruhunun her karesinden daima yükselen bu ses dünyaya yeni gözlerini açan bir bedenin ruhuna ışığını götürür ve artık bütün insanların amacı bu olur. Doğacak yeni bedenlerede bu ışığı yansıtmak. Köylü olana gelir sıra; onunda bir ruhu vardır ama o ruh ışıksızdır. Aydınlanamamıştır. Karanlık tarafta kalanlardan olmuştur deliler. Dünyada, bir yarım kürede gece olurken... o orada doğmuştur.

    Herşeyin bir sonu vardır. delilerin ve dahilerin yaşamınında bir sonu vardır. Bir sonraki yaşamda; her bir deli ve dahi için sadece tek bir dünya vardır. Ve bu dünyaların toplamı bir deli ve dahi başına saymakla bitmez. ikinci dünyada olan şudur. Burada sadece deliler aydınlıktır. Dahilerse kapkaranlık, sisli ve dumanlı. Burada dahilerin görevi delileri kurdukları hayale kavuşturmaktır. Dahi olan, deliyi uzun bir yolculuğa çıkartır ve ona yol boyunca ne istiyorsa düşlemesini, düşlediği herşeyi varış noktasında ona sunacağını söyler. Yolun sonuna gelinir ve dahi silahını çıkartır. Bir silah sesi duyulur ve deli vurularak öldürülür. Deli sadece düşlemekle kalmıştır. Umduklarını bulamamıştır. Dahi ise aldatmış ve öldürmüştür. Burdan tekrar birinci dünyaya gidilir. delilerin ve dahilerin bir arada yaşadığı dünyaya dönülür. Herşey yine eski halini alır ve birinci ile ikinci dünya geçişleri mahşere kadar aralıksız sürer.

    Birde bu iki dünyanın ruhundan yansıyan, aydınlık görülen fakat karanlık, çok ama çok karanlık bir boşluk vardırki ; işte oda dünyanın sırrıdır. Bu sırrı herkes farklı yorumlar ama ben onu delilerin ve dahilerin dünyası olarak yorumladım
    4 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük