lev tolstoy 'un okumaya doyamadığım dünya klasiklerine girmiş eseridir. baş kahramanı dimitri nehlüdov' un yaşadıkları üzerinden insan psikolojisinin en derinlerine inerek mükemmel tespitlerde bulunduğu kitaptır. en çok dikkatimi çeken konu iyi olanı yapmak acaba insanların takdir ettiğini mi yapmaktır, yoksa huzurlu olabildiğiniz şeyimi yapmaktır çelişkisini çok iyi açığa vurmuştur. dimitri nehlüdov inançlarına dayanarak bekarken kimseyle birlikte olmayıp, evlendiği kızla birlikte olmak isterken bu herkes tarafından acaba bu çocukta bir sorunmu var diye karşılanırken, en yakın arkadaşının sevgilisini elinden alınca herkes tarafından takdir görmektedir. malının bir kısmını yardım için köylülere dağıtırken herkes tarafından enayi damgası yerken, insanların parasını yediği zaman herkes onunla gurur duymaktadır. günümüzdede bu herkes le çok kez karşılaşmışızdır. çoğumuz bunu yaparız yalan söyleyeyim zaten herkes söylüyor. bu herkes in yaptıkları uzar gider, hepimiz çok kez yapmışızdır bunu. bunları yapmak farklı olmakmıdır? bunları yapıp ben farklıyım diye ortada dolanan insancıklar aslında herkes tir. farklı olmak, kendine herkes bahanesini uydurarak kendini kandırmadan, insanın vicdanını sorgulamaya başladığında huzurlu olmasıdır. yastığa başını rahat koymasıdır. ancak bu şekilde hayattaki farkı yakalarsınız. dimitri nehlüdov vicadanıyla yüzleştiğinde herkes in takdirini kazanmak için yaşadığı yıllara baktıkça kendiyle ilgili tek duyduğu şey iğrençliktir! kendinden tiksinmektedir. yaptıklarını düzeltmek için çabalar huzurlu yaşamaya başlar farkı yakalayarak. önemli olan insanın kendisini kandırmamasıdır. her insan hata yapar kimse mükemmel değildir. % 70 farklı olabiliyorsak dünyadaki en mutlu insan olabilmek için paha biçilmez bir yaşam tarzıdır. ama en kötü şey başkasına yalan söylemekten çok kendine yalan söylemektir, kendini kandırmaktır. kitaptada bunu çok iyi açıklamıştır, hayat kadınlarını düşünelim yaptıkları işin ne kadar basitlik olduğunu hergün düşünselerdi yaşayamazlardı herhalde. bu yüzden dünyanın düzeni böyle insanlara hizmet ediyoruz şeklinde saçma bahanelerle kandırarak kendilerinin kim olduklarını ne olduklarını unuturlar. aslında çoğu insanında hayat kadınından mantık olarak farkı yoktur. herkes yaşam tarzını bahaneleriyle benimseyerek bütün hayatını uyuyarak geçirir, bu yaşamak değil daha çok uyumaktır, vicdanını uyutmaktır.
diriliş'te ayrıca ceza hukuku ile ilgilide güzel eleştiriler bulunmaktadır. aslında kimsenin kimseyi yargılamaya hakkı yoktur. birçok insan haksız yere yıllarca hapis yatmaktadır. bunun yanı sıra gerçek suçlu insanlarıda yıllarca hapishanede tutmaktansa suçunun nedenlerini ortadan kaldırıp o kişiyi hayata kazandırmanın yolu aranmalıdır. romanın dili sadedir. tavsiye ederim.