ilk başlarda albeniliği dikkatinizi çeker hemen, "aa güzel kız, allah'ı var" dersiniz. Daha sonra, bir de bakarsınız kolunda bir çocuk, kızı götürüyor. Karşılaşırsınız bu çiftle(!), başınızı dik tutup ciddi bir ifadeyle yoldan geçmeye çalışırsınız ancak içiniz öyle buruktur ki... Sonra bunların artık birlikte olmadıklarını gözlemlersiniz. Ardından, en yakın arkadaşınıza sorarsınız durumu. O ayrıldıklarını söyler. Buruk bir sevinç oluşur içinizde. Nedenini sormadan kankanız: "kanka kız buraya fingirdemeye değil, okumaya geldiğini söylemiş ailesi" der.
Evet sıçmış bir haldesinizdir. Her yer boktur size. Ona baktıkça bakar, içinizi çektikçe çekmeye devam edeceksinizdir. Sevdiğiniz, değer verdiğiniz şeyler sizden bir bir uzaklaşmaya başlayacaktır. Hayatı, düzeni sorgulayıp felsefe yapacaksınız. Araştıracaksınız. isyan edeceksiniz.
Kız artık öyle ulaşılmaz olacak ki sizin gözünüzde, onla konuşmak bir hayal olacak. 6.5-7 ay geçecek, kızla tek kelime muhabbetiniz olmayacak. Platonikliğin sınırlarını zorlayacaksınız.
Aciz ruh halinize acıyacak yakın arkadaşlarınız, size önce destek olacaklar. Ardından, en iyi arkadaşım dediğiniz çocuk bile sizi bırakacak çünkü bir bakmışsınız muhabbet edemeyen depresif bir genç olmuşsunuz.
Hayat akıp giderken bakıp giden siz olacaksınız. içinizde dolaşan bir nedenden dolayı ona, onu sevdiğinizi söyleyemeyeceksiniz.
Kısacası; aşık olunan kız, hayatınızı ya vezir eder ya da rezil.