bilimin tarihinden bu yana 5 bin küsür sene geçti, dünyanın kaç milyonda birine anlam yükleyebildi bilim. şimdi insanoğlunun dünyayı anlamasındaki çaresizliğini, aklının yetmemesini olarak tanımlayabilir miyiz ? evet.peki insanoğlunun düşünme yetisi bu kadar acizken,bazı şeyleri anlayabilmesini nasıl bekleyebiliriz? ayrıca bazı şeylerde kafanda soru olmasaydı,herşeyiyle akla yatan bir konu üzerine herkes fikir birliği edinmez miydi ? o zaman dine inanan bir avuç insanın ne anlamı kalırdı. ayrıca din ilkeldir diyoruz. insan ne kadar uygar olsada bazı ilkel ihtiyaçlarından kurtulamaz. yemek içmek sıçmak seks bağlanmak yani aidiyet duygusu gibi. peki bu kadar modernleştiniz bunlara bir çözüm buldunuz mu ? yok.
peki aidiyet duygunuzu nasıl bastırdınız ? ne kadar modernde olsa bir insan bu olmadan yaşayamaz, kimi beşiktaşa bağlıdır, kimi sol hareketlere katılır, kimi bir vakıfa verir gönlünü,kimi dinle bu duygusunu bastırır.çünkü kendince sosyal bir oluşumda statü kazanıp kendini kendine ispat ettirir, bu dinden daha ilkel.
tarih dönemlerinde bakın, teknoloji gelişiyor,sosyal yaşam genişliyor kafalar daha fazla işliyor ama insan içgüdüsü hep aynı kalıyor. buna ne demeli ?
bazen ilkellik mutlu eder insanı, kaçınız az düşünen minimal şartlarda minimal düşünce ile hayatını sürdüren insan kadar mutlu oldu ?
burada sorduğum bi ton soruya cevap verip öyle eksileyin derim.