bende, demokratik açılımın giderek "demokrasi dışı ayrıcalıklara" dönüşmesi endişesinin büyümesidir.
diyor ki roman vatandaşlar, yıkılmasın sulukule. sebebi neymiş; onların yaşamı apartman hayatına uygun değilmiş, onlar alışmış evlerinin önünde anneleri çay demlesin, muhabbet etsinler...
allah aşkına; hangi insanın yaşam tarzı apartman hayatına uygundur? apartmanda yaşayanlar istemez mi müstakil evlerde yaşasınlar? sen bunu doğuştan hakkınmış gibi talep ediyorsun bir de... yuh...
kardeşim, sulukule neden yıkılıyor? kaçak yapılar değil midir onlar? sen vergisini vermediğin, parasını ödemediğin evlerde otur, sonrada yıkılmasın de. türkiyede hangi insanın tapusuna sahip olduğu evi yıkılıyor?
ayrıca oralarda ne tür pislikler döndüğünü herkes biliyor. polis pislik yapanları ayıklamaya gelince de, polise saldırıyor ahali, suçluları teslim etmemek için. orayı yıkanlar sadist mi? insanları evsiz bırakmak, onların canını yakmak için mi evlerini yıkıyorlar? sizin yüzünüzden yıkıyorlar işte.
sonra diyorsun ki; bize ayrımcılık yapılmsın. önce sen kendini ayırma bizlerden, paşa paşa vergini öde, bedelini ödediğin evlerde yaşa, içindeki suçluları ayıkla, onları koruma... vatandaş olma bilincin yok, sonrada "biz de bu ülkenin vatandaşlarıyız". yok arkadaş, bunca insan senin rahatın için mi yaşıyor?
ben bunları erdoğan dan korktuğum için yazdım. korkuyorum çünkü oy kapmak için bu adam, sulukuleyide yıktırmaz, bu romanlara torpil geçilmesinide sağlar...
ey erdoğan, bunları yaparsan sana hakkımı helal etmiyorum...
