Mısırlılarda dünyanın yaratılışı şöyle olur: Dünya ilk önce kapkara sularla kaplıydı. Sonra birgün bir dağ yükseldi, bu dağın tepesinde ilk tanrı olan " Atum " oturuyordu. Atum, öksürerek hava tanrısı Shu ve su tanrısı Tefnut'u yarattı. Shu ve Tefnut'un 2 çocuğu oldu, bunlar Geb ve Nut idi. Geb dünyayı, Nut ise gökyüzünü temsil etmekteydi ve bu iki tanrının aşağıdaki linkteki gibi durduğuna inanılırdı.
Shu'nun Nut'u o şekilde tuttuğuna inanırdı. işte Mısırlılara göre gökyüzü böyle oluşmuştur. Hatta, gökyüzü tanrısı olan resimdeki yıldızlı mavi kadının, zeitgeisttekinin aksine, horus'u her akşam yuttuğuna ve her sabah onu tekrar doğurduğuna inanıyordu. Yoksa öyle hiçte her sabah horus seth'i yenermiş, seth horus'u yenermiş gibi bir hikaye yoktur.
Herneyse, daha sonra bu gökyüzü ve yeryüzü tanrılarının 4 çocuğu olur bunlar: Osiris, Isis, Set ve Nefitis. Bu tanrıların tasvirleri de aşağıda verdiğim linklerde görülmektedir.
Görüldüğü gibi, kötü olduğundan kelli, oldukça çirkin tasvir edilmiş olan karanlık tanrısı set, osiris'i kıskanıyor ve onu öldürmek, tahtına oturmak için fırsat kolluyordu. Bunu da başarır. Herbir parçası ayrı denizlere nehirlere gönderilmiş olan Osiris'i, karısı Isis bir araya getirir ama cinsel organını bulamaz, onu da çamurdan yaparak Osiris'i yeniden yaratır ve Horus'u doğurur. Horus, Set'i yener ve mutlu mesud günler başlar.
işte dünyanın oluşumu mısırlılara göre böyledir. Görüldüğü gibi, gene herşey yer ve gök cisimlerine dayansa da tam olarak popüler kültürde bahsedildiği gibi değildir.
Bunun yanında önemli diğer tanrılar da mevucttur. Örneğin en önemli tanrılardan biri Anubis'tir. Bu ölüm tanrısıdır ve tasviri çakal başlı bir insandır. Çakalın bu tanrıya özdeşleştirilmesinin sebebi, eski mısırda mezarların etrafında sürekli çakalların gezmesi ve ölünün kokusunu alır almaz orayı basmalarıdır.
En ilginç tanrılardan biri de hipopotam kafalı, timsah kuyruklu, hamile kadınların koruyucu tanrısı Tawaret. Tawaret, çok önemli bir tanrı olmamasına rağmen, ona çok ilginç tapınaklar yapılmıştır. Bu tapınaklarda hendekler kazınır, ve bu hendeklerde canlı timsahlar bulundurulurdu.
