Eninde sonunda o sarkıt bir tarafınıza kaçar. tek başına oynanan bir rus ruleti gibidir. Bana askerde bir arkadaşımın olanca samimiyeti ile anlattığı bir anısını çağrıştırır ki bu adam günün birinde bir yerde yürürken gazı gelmiş. Öyle gelmiş ki attığı her adımda bir kere bırakıyormuş. Gideceği yere de bayağı varmış ve nasıl bir inatsa her adımda bir kere salmaya başlamış. Bu kendi kendine bir oyun gibi başlamış ama çok geçmeden tutkuya dönmüş. Her adım da bir "zart" diye diye yürürken gaz tükenmiş tabi. Sonuç: Donda bir kahverengi leke. Peki demiştim ona "neden kaybedeceğini bildiğin bir oyunda bunun başına gelmesine izin verdin?" dedi ki bana "Nerede sonlanacağını görmek istedim." Sanırım bu manyaklık her insanda biraz var ve başımızın boka sokulacağını bile bile o boka doğru yanaşmak konusunda bitmek tükenmek bilmeyen bir hırsımız var. Her adımda biraz daha ileriye gidebilmenin merakını yaşıyoruz. Sonuçta elimize geçen birazcık pislik sadece.