zor sanat. insanların kafasındaki düşünceleri değiştirmedikçe bu ülkede, ortalık yerde yapana iyi gözle bakılmayacağı anlaşılır bir haldedir. "neden?" sorusunu duyar gibi oldum. şimdi ona geliyorum.
öğleden sonra, 15:15'teki dersi beklerken zaman geçmek bilmediği içi yeni aldığım kitaba başlama gereksinimi duydum. hem kitaba alışır, hemde boş zamanı değerlendiririm dedim. ilk başlarda kantinde rahat rahat okuyacak yer bulamadığımdan arkadaş ortamında kitabı açtım. açmamla tepkiler gelişti: olum ne yapıyon lan sen? , entelektüel mi oldun malak? vb. şeyler duymaya başladım. bi' an duraksadım, "ben mi normal değilim, yoksa onlar mı?" sorusunu sordum kendime. kitabı bir hazla çıkarmıştım ki çantamdan, hızla koydum yerine şaşırmış şekilde. sonrasında kalktım masana, yeni boşalmış bir masanın başına geçtim. oturdum, müziğimi açtım, kitabı çıkardım çantadan ve biraz önceki hazla açtım tekrar kapağı. okumaya başladım. 3-4 sayfa sonunda kitaba dalmaya başladım, müziği bile duymaz oldum neredeyse. tam odaklanmışken biri gelip ayağıma tekme attı. yine bi' aptallaştım. "noluyo lan?" dedim. kafamı kaldırdım, bi' arkadaş. elimden kitabı aldı bi anda, saygılıydı kendince. çünkü sayfasını kaybetmeden bakıyordu. "yazar güzel ama şizofrene bağlamasın?" diye bi' yorum yaptı. boş gözlerle yüzüne baktım gitsin diye. öylede yaptı kendisi. gidip bi' su aldım, bir kaç yudum aldım ki kendime geleyim. tekrar kitaba başladım kaldığım yerden. ilerliyordu sayfalar yavaşça ama ben anlam veremiyordum cümlelere. arkadaşın yaptığına kafam takılmıştı. eden böyle bir şeye kalkışmıştı ki?
düşüncelerim ve kitap arasında gelip giderken, birisi daha yanaştı yanıma, elini omzuma koydu. bende durdum, okumayı bıraktım bir şey soracak diye. kulaklığı çıkardım suali bekliyorum. ses yok. döndüm kendisine baktım. yüzüme döndü kafası ve şu soruyla karşılaştım: "sen kitap mı okuyon?" içimden söverek başlayacağım cümleler kurmak geçti ama yapmadım. sakindim. yine boş bakışlarla baktım ve o da gitti.
tekrar kitaba döndüm ama bu sefer okumuyor, sayfaları öylesine çeviriyor, sadece insanları bana bakışlarını ve hareketlerini gözlüyordum.önümden her geçen bi' bakıyor, sonra tekrar bakıyordu. anlam veremedim bu bakışlarına, beni ya hor görüyorlardı yada önemsiyorlardı. bir kaç kişi geçtikten sonra bir an duruldu. kimse bana bakmaz oldu.
kitabı okumaya başladım tekrardan. dakikalar geçti ki, kafamı kaldırmam ile 3 kişinin tepemde olduğunu gördüm. "ne yapıyon lan y.....mmm!" sözüyle karşılandım. çok güzel değil mi? kitap okuyorum, görmek için gözünü kullanman yeterli cevabı verdim. boş bir gülüş attı ve sonrasında "okuyup ta ne olcan ki?" sorusunu duydum.
o an kitabı kapadım ve çantama koydum. içimden ben ve benim gibiler adına işimiz zor, bizim gibiler bunlara fazla gelir dedim. oysaki çok bir şey yapmıyordum. altı üstü bir roman okuyordum. çok normal bi' durum olması gerekirdi. sonra dedim ki kendi kendime; olum elm, burası türkiye, burası düz mantıklıların bolca olduğu ülke.
edit: 15:15'te girdiğim derste ne mi oldu? düz mantıklılarla ne olabilir ki...