"ne oğlum bu? sanki bir an önce gün geçsin der gibi bir halin var. asker misin mahpus mu? ne için gün öldürüyosun? hangi günün gelmesini bekliyorsun? ölüme mi gün sayıyorsun?" dedi. haklıydı.
günlerdir haftalardır aylardır hiçbir şey yapmamıştım. kayda değer ne bir aktivitem ne bir işim vardı. mecbur kalmadıkça dışarı bile çıkmıyordum. bu sözlerle biraz irkilmiş, farkına varmıştım.
"yok abi ne alakası var, sadece biraz kafa dinlemek istiyorum" gibi tamamen içi boş ve yalan bi cümle kurdum cevap verme zorunluluğu hissedip. sanki kafamda çok acaip projeler, bir takım harika fikirler dolaşıyordu ve bunları toparlamaya çalışıyorum havası vermeye çalışıyor gibiydim.
"siktir lan, kafa dinliyomuş" dedi.tshaa diye de dişlerinin arasından gülerek, kullandığı siktir kelimesinin anlamını derinleştirmiş, pekiştirmişti. "lan mal gibi yatıyosun evde ne kafa dinlemesi, nerde, neyle yordun bu kafayı da dinlemesi bu kadar uzun sürdü? hayvanlığa alıştım demiyo da herif, poz kesiyo bi de. kafa dinliyomuş. lan bir aydır pijamayla yaşıyorsun lan. kalk giyin dışarı çıkacaz hadi yürü"
***
- ee... noldu geldik de buraya? bi bok mu değişti?
+ sus lan sus...evde oturuyosun haftalardır ayı gibi. iki insan gör diye getirdik seni.
- peki abi sağol. siktiriboktan bi alışveriş merkezinde, normalinden 3 katı daha pahalıya kahve içmek için oturmak sahiden iyi geldi.
+ lan iyilik de yaramıyo sana. sen harbi yabanileştin be oğlum. keyfini çıkar be oğlum. baksana etrafına.
-...
***
- valla abi kusura bakma ama film bi boka benzemiyodu.
+ niye be olm. ahı ahı hı. çok matraktı yav.
- müsadenle abi ben eve gidiyorum.
+ gel tamam gel çok eğlenicez. şahane bi yer var. gel valla lan. sosyalleş lan biraz.
- ...
***
zıppa... zıppa... zıppa...zıppa (gürültülü müzik efekti)
- bu mu eğlence?! senin ben eğlence anlayışını skeyim!
+ nee? ha?! (gürültülü ortamda duyama)
- senin diyorum eğlence anlayışı...
+ nee?? ne diyon olm duymuom?
- eeh siktir be!
***
eve döndük. beni bu hayvansı yaşamımdan kurtarma konusunda kendini sorumlu hissediyor olmalıydı. ve bunu başaramamış olmanın huzursuzluğunu yüzünden okumak hiç zor değildi. belki de kendisinin "bir şeyler yapmak" diye nitelendirdiği şeylerin aslında "hiç birşey yapmamak" olduğunu farketmesinin ikilemiydi yüzündeki ifade. gittim omzuna attım elimi.
"sağol" dedim. tshaa... diye güldü. "pijaman var mı?" dedi. verdim. birlikte kafa dinlemeye koyulduk.