türk futbol tarihinde ciddi anlamda imzası olan teknik direktör.
mustafa hoca ve beşiktaş'ımın adı yan yana anıldığı vakit ne tepki göstermiştim. çünkü lucescu vardı hayallerimde, onu bekliyordum aslında ben. ama olmadı koca mustafa geldi beşiktaş'ımın başına. alışmak zaman aldı mı aldı? ama şimdi türkiye'de başka hiç bir hocayı da istemem yerine. neden mi?
biz beşiktaş olarak ikinci adımız kaos kendimizce. kaosa girdik mi, çıkamayız hemde günlerce. yıllarca bunu yaşadık biz. her çöküşün ardından iyice göçtük, yıkımlar yaşadık. bir kaç mağlubiyette alışıktı kötümserliğe, sezonu kapattık sözlerine.
işte mustafa denizli bunu değiştirdi. bir takımın nasıl ayağa kalkacağını onlara öğretti, bir takımın hedeflerine nasıl asılacağını onlara öğretti, oynadıkları ligin aslında 34 hafta olduğunu onlara anlattı, hak ettikleri sürece formayı giyeceklerini onlara anlattı ve en önemlisi camiaya her zaman olumlu mesajlar verdi. asla yıkılmamıza izin vermedi.
eğer bir teknik direktör bir takımı dipten yukarı çıkarırsa ve iki kupa kazandırırsa bu bir seferlik bir şey olabilir. ama aynı teknik direktör bir takımı tam 12 puan geriden getirip yine zirveye ortak edebiliyorsa artık bunu şans vs gibi safsatalarla adlandırmak yiğidi öldürmek ve hakkını yememek deyimine ciddi anlamda bir ihanettir.
sahada oynattığı sistemi beğeniriz, beğenmeyiz, eleştiririz, eleştirmeyiz bunlar bir kenara, ama mustafa hocanın büyük hoca olduğunu kabul etmeliyiz.
takımı dipten tepeye çıkarma savaşının mutlak galibi olmasının yanı sıra basına da ayar vermektedir. eskiden beşiktaş hakkında saçma sapan haberlerle cümbüş yapan, teknik direktöre sallayan yazarlar mustafa denizli dendi mi iki kere düşünüp ağızlarını açıyorlar.
kısacası,
herşey için teşekkürler mustafa hocam,
taktikler, dizilişler, oyuncular sahada kalır,
ama senin beşiktaş'a kattığın herşey,
bizim yüreğimizde kalır.