oturup sohbet edersin, bıktırmaz.
oturup susarsın, bıktırmaz.
öpersin, gezersin, yüzünü yukarıdan aşağıya avucunun içiyle sıvazlarsın, dünyalar senin olur.
yok dersin, farketmez der.
yok der, bitersin. onu bile kusursuzca yapar. hayatını bitiriverir. net, güneş gibi.
doğayı sever, kurdu kuşu sever, kıskanırsın ama sevmeyi de kusursuz yapar. alkışlarsın. galiba çevresinde bir sevgi çemberi var o çemberin içine giren dokunulmadan dahi olsa seviliyor. o çembere giren nesnelerin halini görmüşlüğüm varda oradan bilirim. sarhoş oluveriyorlar. gül, kedi, portakal suyu, amir, memur, anne, baba farketmiyor. gönüllü köle oluveriyorlar.
zekadan dem vurursun, ağzın açık kalır, dinlersin net, kararlı, alkış tutulacak fikirlerini. zeka da o çemberin etkisine girmiş, köle olmuş dersin.
ya güzellik dersin, ben varım ya der, net ve kendine güvenli. başkası dese s*ktir derim ki hakeder, diyemem susarım, haklıdır.
+baksana son kez bu tarafa görmem belki bir daha.
-ben bakamam, susucam da, konuşmayacağım, sen bak istiyorsan.
sonra gider, sıkılmak kusur mu ki derim. savaşın büyüğünü veririm, kendi gücümü, kendi gücümle bastırmaya çalışırım ki, denk güçler olduğundan hayli kayıplı geçer bu savaş. kazananı yok, kaybedeni ben.
kapatırsın romanın kapağını, kahramanı yeniden ortaya çıkmasın dilersin. bir süre çıkmazda.
sen benim olmayacaksın ya sana sinir oluyorum der. oturup kitap yazasın gelir uzun uzun açıklayıp anlatmak için.
her kalpte geçmez bir yara vardır ya, seninkinde de ben olacakmışım. istemezdim aslında.
3 boyutu mücadele edip kendi lehine kullanırsın ama 4. ye zamana hükmün geçmez. silmiş bişeyleri
sonra bi resim, film, bir ses ondan izler taşır. beyin hazırola geçer, köle gibi.