Gazetecinin hakları, halkın haber alma hakkının ve ifade özgürlüğünün; meslek ilkeleri ise dürüst ve doğru iletişimin temelidir. Bu tanıma bakıldığı zaman gazetecilerin hak ve sorumlulukları bakımından hukuki açmazların olduğunu anlayabiliyoruz.Gazetecinin temel hak ve özgürlüğüklerinden sadece bir maddesi olan "gazeteci; temel bilgileri yok edemez, görmezlikten gelemez ve metinlerle belgeleri değiştiremez, tahrif edemez. Yanlış ve yanıltıcı yayın malzemesi kullanmaktan uzak durur" tanımı ülkemizde hak ve özgürlüklerin hukuki işleyiş açısından çok çelişkili bir durumda olduğunu işaret ediyor. Medya sektörü bakımından büyük bir tekelleşme içinde olan ülkemizde, bu hakkın neredeyse tamamen egale edildiği görülüyor. Medyanın kendi içinde kendini eleştirememsi ve medyayı yönetmek için hukuki düzenlemelerin yetersiz olmasından dolayı haberin yanlış mı, şaşırtıcı mı, tahrik edici mi olduğu belirsiz bir şekilde insanlara sunuluyor. Medyanın tekelleşmesinin yanı sıra kamuoyunun medyayı eleştirmemesi, verilen haberlerin irdelenmemesi tekellerin bu hakkı çiğnemesine olanak tanıyor. Ne verilirse onu alan toplum haber alma hakkına da sahip değildir, iletişim kuramamaya da mahkumdur. Bunun önlenmesinin yolu kamuoyunun bilinçli bir şekilde verilen haberleri alıp irdeleyip anlamalı, yanlış mı şaşırtıcı mı olduğunun farkına varmalıdır. Hukukun kamuoyunu koruması gerekmektedir. Hukukun medyanın hak ve sorumluluklarını ihlal etmeyecek şekilde düzenlemeler getirmesi ve medyanında kamuoyunun haklarını ihlal edici şekilde yayın yapmaması gerekmektedir. Her iki tarafın da birbirinin haklarına duyduğu saygı ortamında sağlıklı bir iletişim olması kaçınılmazdır.
