bir romanında '' litost '' diye bir çekce kelimeden bahseder kundera. bu kelimenin karşılığı olan duyguyu da şuna benzer şekilde anlatır: bir nehir kıyısına pikniğe giden iki sevgiliden erkek olanı, nehrin karşısına yüzüp, yakacak odun toplamak ister, kız arkaşı ise nehrin kıyısında oturmaktadır ne var ki erkek akıntılı nehri aşacak kadar iyi yüzememektedir. boğulmamak için çırpınmaya başlıyan erkeği, kız yüzerek kurtarır ve kıyıya çeker. kendine gelen erkek, erkeklik gururunun incinmesinden mütevellit; içinde hayalkırıklığı ve bunada bağlı öfkeyleyle karışık garip duygular hissederek bağırır çağırır. nitekim kızı incitir. hepimiz zaman zaman yaşarız buna benzeyen garip duyguyu. işte çekce '' litost '' bu duyguyu karşılayabilen dünyada ki tek kelimeymiş yazarın iddasına göre. ben düşündüm taşındım. türkçe tek kelimelik bir karşılık bulamadım açıkcası. '' yaşam başka yerde '' romanında geçiyordu hatırladığım kadarıyla bu anektot. valla ilginç bence. ben de kundera' nın yalancısıyım. günahı boynuna...