Acıyı anlatan kapıları aralayarak doğdu kelimelerim. Taşan cümlelerimde zihnime kazınan sızıların acısından ziyade bir şeyini daha keşfettim. Acının sonu yok. Onu anlatmanın da. Farklı şekillerde farklı mekanlarda yaşamanın da. Hiçbir şeyin sonu yok.
Herkes başka hayatlar yaşıyor. Benzer acılar yaşamış olmaları, acılarına ortak oldukları ve seni anlayacakları anlamına gelmez. Gülerken kalabalık ama ağlarken yalnızsındır. Yalnızlık iyidir. Yalnızlığı özümsediğin gün acıdan zevk aldığın gündür. Bilirim ki acı en gerçek histir. Ama hiçbir acı yoktur ki dinmesin. Hiçbir yara yoktur ki kapanmasın... Bazen acı diner, bazen de yağmur... Ama mutlaka diner. Kolay olacağını kimse söylemedi. Söyleseler de inanma. Kolay olan hiçbir şeye de aldanma. Hiçbir şey kolay değildir.
Renkli hayatların sahte süsleri kandırmasın seni. Herkesin tutunmaya çalıştığı bir şeyler var elbet. Herkesin aldatmacalarında uyuduğu ve kaçtığı gerçekler var elbet. Asıl olan gerçekler... Onu bulmanın da kılavuzu yok, okulu yok, kitabı yok. Yaşayarak öğreneceksin. Üzül. Üzülme demem. Çünkü üzülmelisin. Üzülmen gerektiğini de bilmelisin. Belki bir gün mutluluğun bir kandırmaca olduğunu da görebilirsin. Hayatı görmenin sonu yok. Sonsuz pencereler açabilirsin ufkuna. Sonsuz ufuklar doğurabilirsin gecelerinden... Şairin de dediği gibi "her şey sende gizli".