28.
-
algın bir kırlangıçtı annem
uçmayı öğretmedi bize
yaz bitti;
yaz bitti;Kendine dönük bir bıçağı
bileyerek bitti yaz;Usulca soldu iskele
üşüyen sulara bıraktım bedenimi
dedim ki aşk, bir kez daha
fırlatıp kıyıya attı dudağımdaki tuzu emerek
sessizce yalvararak içine çekti sonra.
Ah! Bir deniz kızı olsam
bir mercan ada
mavi bir yelkenli
kimseler anlayamıyacak bu ilişkinin
bende çoğalttığı kederi
Her sabah nar ağacından öten bülbülü anlattım ona
sözcüklerimi sorgulayan kül rengi kuşunu akşamüstlerinin
asmanın bu yıl üzüm vermediğini anlattım
dalgaları dinlediğim geceleri, herkesten gizli.
Kumsalı avuçlayıp okyanusu tanıdığımı anlattım
bir denizatıyla yaşadığım düşünsel serüveni
güneşin tenimde nasıl dolaştığını ve unutturduğunu yalnızlığımı
dağların ucuna konup konup kalkan bulutu anlattım
O bana ne ölüm oruçlarında kalan ömrümü sordu, ne kirli savaşı
ne de askere alınan oğluma getirdi sözü
erken inen bir yaz gibisin dedi yalnızca
sıcak saçlarındaki siyahı solduracak
ve tuttuğun yas yakışacak yüzüne;
Yaz bitti, dedi, oturduğu taştan hafifçe doğrularak
günlerdir bize yol gösteren ezgi
göçmen bir kuşun kanadında Kumsal
sensizliği yaşamaya başladı çoktan
Yaz bitti, dedi, incecik dildi domatesleri beyaz tabağa
peynir ve yeşil biber ve mavi bir hüzün
uzakta, çok uzakta ağlarınıatan balıkçılar
ve gözyaşının yalnızlık olduğu dünya.
Yaz bitti, dedi, az önce yaktığı ateşte ısıttı ekmekler
bir çağ kapandı sanki;Ürperen akşam
suskunluk olup kondu dudaklarına
yaz bitti, dedi, kalbim seninle çarparken yaz yaz bitti;
O gece ağlarını onardı balıkçılar
sarı ışığında fenerlerin
teknelerini yıkayıp parlattılar
sandalcılar yakamozlar astı küreklerine
hep birlikte açık denizlere gittiler
silmek için çapalarına dolanan pası.
O gece bir bekleyişti ömrümüz
uzun , sakin, umutla berkitilmiş.
Dağ koyaklarından getirilmiş ,taze
sütleri içtik ve eski ağılların
çıngırak seslerini doldurduk ceplerimize.
Çıkıp geldi Homeros, yorgun
ak bir ihtiyar, dayanmış asasına
aşkı ne yaptınız diye sordu
hangi küle kardınız günlük kokulu aşkı.
Yanıt bile beklemeden yürüyüp gitti.
Baktık ki ayak izlerinde ay
öpüşüp duruyor denizle.
Sen yokken, denizin başladığı yerden doğardı güneş
kumları yıkardı, gümüş oyuncaklar salardı suya.
Dağlara çekilirdi sonra ve rüzgar
susam ve sakız kokularını karıştırırdı birbirine.
Çocuklar uyurdu serin uykularda, lacivert bir dinginlikti akşam
kıyıda ateşler yakmazdım, bir şiir sokulmazdı düşüncelerime
rastgele derdim balıkçılara, sabrınız bol, ağlarınız dolu olsun
yalnızlık kardeşimdi hüzün nehir yatağındaki zakkum.
Şimdi ben, düşlerimde balığa çıkıyorum her gece
her gece bir sardunya sararıp düşüyor, her yolcu
yüreğimi ağrıtıyor biraz. Bir kırlangıç sesimi tırmalıyor durmadan
yaz bitti, diyor, kalbim seninle çarparken bitti yaz;
Günün ilk sesi, gecenin son iç çekişiydi
sevgiden doğmuştu aydınlık, harlı ateşten sıcacık kül.
Dağ gerindi, asfalt anımsadı uzun bir yol olduğunu
usulca sallandı tekneler, gözlerini açtı orman
bir saklı liman usulca çıktı yeryüzüne
Ötede Hadrianus parlak giysilerinden soyunuk
kılıçsız, kalkansız, bir kemerdi herkesin unuttuğu
Yaz bitti, dedi. Tarihte, tanrıların geri çekildiği
insanın tek başına direndiği o benzersiz an;ı yakala
yüreğinle tut zamanın en masum saatini.
Az sonra Roma;ya yerleşecek yoksul isa
ilk mermi fırlayacak kovanından
ilk kan, bir destan gibi sunulacak
ve okşanacak bir altınla barbarlığımız.
Yaz bitti, dedi, kalbim seninle çarparken bitti yaz;
Ötede Hadrianus, kırallığını aşmış bir bilici
barışın titrek ışıklarına bakarak
gözleri açık gitti ölüme ve yaz bitti;
Anladıkve acıdan kır düştü saçlarımıza
denizin üstünde kalkan tülsü bulutu örtündü köy
korsanların kutsal tapınağına çevirdi yüzünü
yıkılan seralardan, bozulan meyve bahçelerinden
yükselen ağıtı duymadı hiç.
yaz bitti; kendine dönük bir bıçağı
bileyerek bitti yaz;usulca soldu iskele
Kıyıdan el salladık beyaz bir gemiye
gemi gülümsedi. Ne top atışı, ne bir bayrak, ne isim
anladık bir dosta veda ettiğimizi..
(bkz: zerrin taşpınar)