çok güzel bir film. bu filmin yerine o dandik amerikan askerlerini anlatan the hurt locker'ın en iyi film oscarı almasına şaşırmadım doğrusu. tinaniğe bütün oscarları bayılan bir kurum bu filmi de esgeçip başka filmleri zirveye koyabilir.
---spoiler---
film Michael Oher adındaki siyahi, fakir ve çok iri olan bir çocuğun gerçek hayat hikayesini anlatmakta. çok kötü bir hayattan nasıl çok güzel bir hayata geçiş yapmasını, yani bir nevi amerikan rüyasının gerçekleşmesini anlatıyor. mike ailesi olmayan ve çok fakir olan, maçlardan sonra etraftaki popcornları toplayan (herhalde yemek için. ki sonradan "artan yemekleri ne yapıyorsunuz?" diye zengin baba sean'a sorması da ironikti), sessiz ve çekingen biri. kimseyle konuşmuyor (salıncakta sallanan cimcimeler hariç tabi) ve dışarıdan çok da zeki olmayan biri olarak görülüyor. geldiği okulda insanların bakışlarını üzerine çekiyor (çünkü siyahi başka bir adamın yardımıyla girdiği bu okul üst düzey bir okul ve ayrıca herkes de beyaz). anlayacağınız tam da küçük emrahlık bir durumu var. ama bu hikaye gerçek olduğu için bu çocuğun kör talihi içinizi burkuyor ve hemen onunla kendinizi özdeşleştiriyorsunuz. film boyunca çocuğun başına kötü bir şey gelmesin diye kendinizi sıkıyorsunuz. ama neyse ki kör talihini aşıyor sonunda. bunu da kendisini evlat edinen zengin Tuohy ailesi sayesinde yapıyor. özellikle Leigh Anne Tuohy, (sandra bullock) ailenin annesi kendisine çok sıcak davranır ve aileye katar. ona destek olur. ailenin küçük ve sevimli oğlu s.j. de big mike'ı herkese abisi olarak tanıtır ve çok iyi arkadaş olur. bu ikisi kadar olmasa da ailenin babası sean ve abla collins de ona iyi davranır ve destek olur. altın kalpli bu insanların da yardımıyla mike yukarılara tırmanarak çok iyi bir amerikan futbolu oyuncusu olur. yani dipten gelip zirveye çıkar. siz de sanki siz çıkmışsınız gibi sevinirsiniz. filmin konusu bu.
gerçek hikaye'Deki olayları bilmiyorum tabi ama eğer buna yakınsa bile, mike'ın hikayesi gerçekten göz yaşartıcı bir hikaye. big mike'ın durumunun çok üzücü olması sizi ona bağlıyor, aynı gerçek hayattaki ve filmdeki aile gibi. mike'ın sessiz ve sakin olması, flmin bir yerinde sean'ın da dediği gibi onca şey yaşamasına rağmen kimseden nefret etmemesi, insanları koruma içgidüsünün inanılmaz gelişmiş olması, ailenin her ferdinin onu koruyup kollaması (ki anne'nin yemek, daha doğrusu pahalı salata yediği restoran'da mike için arkadaşlarına verdiği ayar ve ailenn ablası collns'in kütüphane'De mike'a tip tip bakan arkadaşlarını görüp onları aval aval baktırarak tek oturan mike'ın yanına gidip oturması bu korumaların en güzelleriydi. öğretmennin diğer öğretmenlere doğru yolu göstermesini de bunlara dahil edebilirim) filmi hem daha duygusal hem de daha bağlayıcı yapıp üst seviyeye çıkaran etmenlerdi. filmin acitasyona başvurmaması da bir diğer güzellik. spor filmi bekleyenler de pek umutlanmasın. sporla alakalı çok da birşey söylemiyor ve göstermiyor. daha çok altın kalpli aile ile mike'ın hikayesi üzerinden gidiyor. amerikan futbolu da var tabi ama çok arkaplanda kalıyor.
filmin sonunda gerçek aileyi göstermesi de insana bir garip hissettiriyor. gerçek collins en az film'Deki collins kadar güzel. zaten youtube gibi benzeri sitelerde bu aile ile yapılmış olan röpörtajları bulabilirsiniz.
oyunculuklar da çok iyiydi. özellikle sandra bullock ve Quinton Aaron müthiş bir performans sergiliyorlar. zaten bu ikisinin, özellikle de aaron'un performansı ona (mike) bağlanmanızı daha da kolaylaştırıyor. küçük çocuk Jae Head de çok güzel oynuyor. ayrıca ailenin ablası olan kızı canlandıran hatun'un (lily collins) oynamasına da gerek yokmuş. hani hiç konuşmasın. sadece gözüksün o da yeter. çok güzel bir kızdı. gülünce daha da güzel oluyordu. maşallah diyorum kendisine.
zevkler ve renkler tartışılmaz belki ama filmin güzelliğini şu şekilde açıklayayım. ben 2 saatten fazla filmlerden hoşlanmam. artık sonlara doğru filmi ileri sararım. ama bu film'DE 2 saat 10 dakika su gibi geçti neredeyse. neyse kesin izleyin, ağlayın diyor ve gidiyorum.
filmin en önemli repliği ve sözü : "sj, sj yine kızların soyunma odasına gireyim deme! sj gel buraya! sj!!" - leigh anne (çilli bücür. bu çocuk aynı benim küçüklüğüm yaw)
şaka bir yana film'De en duygulandırıcı konuşmalardan biri de şuydu :
Leigh Anne Touhy: Find some time to figure out another bedroom for you.
Michael Oher: This is mine?
Leigh Anne Touhy: Yes sir.
Michael Oher: I never had one before.
Leigh Anne Touhy: What, a room to yourself?
Michael Oher: ...A bed. (***)
---spoiler---
not : ayrıca da böylesine güzel bir filmde gösterilmeyen sahneleri umarım dvd'sinde bulabiliriz. çünkü trailer'ında collins ile mike'ın olduğu bazı sahneler film'De yoktu. zaten sean-collins ile mike'ın beraber geçirdiği sahneler de azdı filmde. daha fazla olmasını isterdim. dvd'nin çıkış tarihi de 23 mart sanırım.