(bkz: #7472825) şeklindeki yazısı ile biran zihnimde gel-gitlere vesile olmuş yazardır.
epeydir sözlükteki kişisel iletim aynı ve yazıyı okuyunca farkettim kendimi nasıl öldürdüğümü... kış uykusundaki bir ayıdan farkım yok gibi, hele ki son zamanlar iyiden iyiye ayyuka çıktı bu durumum. kaybolanların hasretinde, közlerini avuçlarken ütopyamın yarından banane ki? gün, bugündür ve bütün tılsımı ile yaşayabildiğin oranda bugünü hayatını seversin. güneşi özledim sanırım. yaz gelmeli artık, küresel ısınma bile kış mevsimi kadar kasıt olmasa gerek hayatıma... hele ki istanbul'da hava kapalı, ha yağdı ha yağacak ise eyvah ki ne eyvah. işte hepsi de bundan ibaret bütün bir gün, tek bir andan, tılsımlı bir dürtüden ibaret... bütün hayat o dokunuştan ibaret. ve elinde sihirli değnek ile çıkıp gelecek hiçkimsen yok kendinden başka. konuşanları dinleyeceksin, nasihatlere kulak vereceksin ama bu hayatı da birgünden ibaret yaşayacaksın... "yarın yeni birgün ama yine birgün nihayetinde."
model araba koleksiyonum yoktu mesela benim. ve arabalara karşı da biraz fazla ilgisizdim sanırım öteden beri. 68 fastback hariç... ki ona da araba diyen çarpılır sanırım. kendisi yunan mitosunda yolların tanrısı ilan edilebilir pekala... dağıtmadan devam edelim. dünün hikayeleri, bugünün yaşantıları ve yarının anıları olmaya mahkum zamanın geçmeye muktedir yapısı karşısında.
velhasıl diyeceğim o ki dün fazla hayali, yarın ise alabildiğine muallakta kalmış ki gün, bugündür... seveceksen bugün, kaçacaksan bugün, silahına davranıp da çatışacaksan bugün. dünün anımsattıklarına, seni içine çeken şaşasına ve yarının kendini bilmez patavatsızlığına inat edercesine...
anılar, türlü çeşitli
yarınlarda yine öyle
ola ki günün birinde
gemiler döner geriye
kimin için yolculuklar
ve kalan kim geride
beni, kendi içimde böyle bir buhran sıçmaya iten yazardır. yaşanan görüntü kirliliği affola.
bir söz de beni böylesine bir ruh halinin ortasına atıp da kaçan mulayim'e: kınıyorum... kınıyorum... kınıyorum...