agora

entry98 galeri video1
    28.
  1. ---spoiler---
    çok çok uzun zaman öncesinin iskenderiyesindeki yaşamın, dinlerin yıkıcılığının, matematikle ve dünyanın yörüngesiyle ile ilgili çalışmalarıyla ile ünlü olan tarihi kadın ilimci Hypatia üzerinden anlatıldığı etkileyci bir filmdir ama nedense pek gündeme gelmemiştir. herhalde paranormal activity gibi değişik reklam taktikleri uygulamaları gerekiyordu!!

    film hristiyanların gün geçtikçe çoğaldığı ve putperestlerin sayısını geçtiği bir dönemi anlatıyor. Hypatia ise bu dönemde babasının yönetici konumunda olduğu iskenderiye'De, kütüphanede ders vermekte. o dönemlerde bu kadar serbest bir kendisi var zaten kadın olarak. böyle bir ortamda putperestler ile hristiyanlar atışmaktadırlar ama bu atışmalar savaşa dönüşür. hypatia'nın gayretlerine rağmen putperestler kalabalık birşekilde hristiyanlara saldırırlar ama daha sonra hristiyanlar çok daha kalabalık bir şekilde putperestlere saldırırlar ve burada olan iskenderiye kütüphanesine olur. hristiyanlar tarafından bu kütüphane (ki zamanında gerçekten de dünyanın her tarafında topanılan yüzbinlerce kitaba evsahipliği edermiş) yakılıp yıkılır. daha sonrasında ise aynı şey yahudiler ve hristiyanlar arasında olur ve dinler için (ya da bazıları dini kullanarak) insanlar öldürülür. daha güçlü olanlar, karşı fikirleri savunanları ve de kendininkinden başka dine mensup olanları öldürür ya da o topraklardan sürer. bu cehaletin ucu hypati'a kadar gider.

    yani anlayacağınız tarihin birçok döneminde var olan inançlara körü körüne bağlılık, birilerinin bunları (inanmadan ama inanıyormuş gibi gözükerek) kullanıp kar etme çabası, birilerinin bunlardan zarar görmesi, vandalizm, bilime karşı çıkılması gibi tarhin bir çok döneminde (hatta her zaman) var olan şeyler anlatılıyor filmde. aynı zamanda incil'in nasıl çarpıtıldığı, hypatia'nın ne kadar önemli, tarihi bir şahsiyet olduğu (o zamanlardaki bilimsel çalışmaları, bilime olan aşkı açısından) ve nasıl da hunharca ve vahşice öldürüldüğü de anlatılan şeyler arasında.

    filmin merkezinde olan hypatia karakteri (geçmişte yaşamış olan tarihi kişilik hakkında pek de birşey bilmiyorum aslında. sadece filmde anlatılanı söylüyorum) iyi kalpli, bilime aşık, iskenderiyenin ileri gelenlerinin çocuklarına eğitim veren, yine iskenderiyenin ileri gelenlerinden birinin kızı (sanırım bu sebeple de bu kadar özgür olabilmekte bir kadın olarak) olan, bir adet kölesi (davus) olan, bu köleye zaman zaman (dönemin toplumsal yapısı sebebiyle bakarsak anromal değildi) azarlayarak kötü davranan ama genelde onu seven ve koruyan bir kişi olarak canlandırılmış. kölesi olarak oynayan karakter de kendisine aşık olan biri ve filmin ortalarında hypatia tarafından azad ediliyor. filmin bir diğer konusunu da bu aşk hikayesi oluşturuyor.

    filmde beni en çok etkileyen iki sahne vardı. birincisi aşık olduğu efendisi (mistress hypatia) tarafından hakarete uğrayan davus'un, diğer putperestler gibi kaçmak yerine, hypatianın tüm ısrarlarına rağmen, eli kılıcında geriden gelen ve kütüphaneye girecek olan binlerce hristiyana doğru yürüdükten (bir nevi intahara gidiyor) sonra (bu arada o beklerken sürekli büyüyen bir uğultu var. binlerce kişiden oluşan azgın kalabalığın uğultusu) bu azgın kalabalığın davusu hiç iplemeden etrafından geçtiği ve kütüphaneyi talan ettiği ve önceden onlara malak gibi bakakalan davusun onlara katılıp putları devirdiği sahneydi. ikincisi ise filmin en sonunda inanılmaz duygu yüklü olan hypatianın öldürülme sahnesiydi. cehaletten ve bağnazlıktan nefret etmenizi sağlayan müthiş sahnelerdi bence. öylesine bir kadının o hale gelmesi, hypatia'nın kendisine aşık olan eski kölesi davus ile bakışmaları ve hiç konuşmadan anlaşmaları ve son olarak da davusun acı çekmesin diye hypati'ı boğarak öldürmesi (ki okuduğuma göre kendisi ölene kadar dövülmüş ve sonrasında vücudu kırık kiremit ve midye kabukları ile parçalanarak iskenderye sokaklarına atılmıştır) ve bağnazların kadını taşlaması insanın boğazına bir düğüm atıyor ve gözlerinin dolmasına yol açıyor.

    filmde oyuncukuklar da gayet iyiydi. Rachel Weisz ve davus'un koyu hristiyan olan arkadaşını canlandıran (hani şu ateşte yürüyen) adam gerçekten çok iyi performans göstermişler.

    ---spoiler---

    ispanya gibi hristiyan bir ülke tarafından böyle cesur bir filmin yapılması da takdir edilesi bir durum. sözün özü herkese tavsiye edebileceğim güzel bir tarihi film.
    0 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük