adana'ya ilk kez gidecek arkadaşa tavsiye edilir. mutlaka içdenilir. o da öğüdümüzü tutar ama bahsettiğimiz o havuca benzer meyvenin adını unutur. adanaya ayak bastıktan bir kaç gün sonra da osmanlı şerbeti sanıp gidip bir bardak şalgam alır bir sokak satıcısından sonra da susuzluğunu dindirsin diye tek yudumda içmeye çalışır ve ardından tarifsiz bir hisle yanmaya başlayan boğazındaki ateşi söndürmek için galonlarca su içer sonra da kendinde gelir gelmez neydi bunun adı? diye sorar.
ve adana deyince akla gelenlerin en başında; o günden sonra her şalgam içtiğinde bizi bu anıyı dinlemeye mahkum etmesidir.