almanlar dünya sahnesine çıkmaya başladıkları andan itibaren çalışarak kendilerine bir yer edinmişlerdir. evet zamanında savaşarak sömürge elde etmeye çalışmışlar fakat bu pastanın ucundan, belki biraz kremasından kendilerine tattırılmış tadı damaklarında bırakılmıştır. ikinci dünya savaşı ise almanlar için dönüm noktası olmuştur. yine çalışarak çok çalışarak geldikleri seviye ile dünyayı ele geçirmeye çalışmışlar, ufak stratejik hatalar yüzünden tarih sahnesinden silinme noktasına gelmişlerdir. ve yine aynı senaryo. günde iki patates benzetmesiyle dünyaya anlatılan çalışıp çabalayıp, iki kuruşun üstüne üç kuruş daha koyup yine büyümüşler ve almanya olmuşlardır. son darbeyi s.s.c.b nin ellerinde kimliklerinden uzaklaştırarak ekmek elden su gölden sistemine ayak uyduran doğu almanya ile birleşmesinden almışlar yine de ufak bir sarsıntıdan ötesini hissetmemişlerdir. yani hala abi bu ülke yıkılmaz dendiğinde sert, katı duruşuyla dimağınıza belkide ilk önce almanya gelir.
yunanistan ise dünya tarihinin en önemli miraslarını sahiplenerek, abilerinin ablalarının yardımıyla daha öncede içinde yaşadıkları ülkede oldukları gibi akdeniz ülkesi kıvamını çağlar öncesinde yakalamış, siesta havasında mirasyedi gurebası edasıyla var oldurulmuş, o sıcak vıcık vıcık olmuş sistemlerini yeni varoldukları sistemin içine de yedirebilmiş, neredeyse babasından harçlık isteyen haylaz vefasız bir de şerefsiz çocuk gibi topraklarını (her ne yolla elde ettiyse de) satarak borçtan kurtulacak çözüm yolları arayabilen bir insan topluluğudur.
almanlar bu sefer boş konuşmamışlar, karşılarındaki millete hainlik yapmamışlar, kendilerine bu kadar elzem zararlar veren bir ülke dahi olsa yanlarındaki onları kırmamışlar.
ibret alalım almanya ve yunanistanın sevimli itiş kakışını değil iki milletin değerlerini ortaya koyup gelmemiz gereken, görmemiz gereken,yaypıp yapmamamız gerekenleri...