mecbur olmadığınız sürece en bi güzel eylemlerden(miş). ben de yeni farkettim.
şundan 5 ay öncesine kadar yemek yapmayı geçtim hazır çorba bile yapmışlığım yoktu. çünkü hiç ihtiyacım olmamıştı böyle bir şeye.
sonra ne olduysa oldu ve yemek yapmak zorunda kaldığım bir yaşamın içinde buldum kendimi. ilk yemeğim pişene kadar her dakikasında annemden telefonda tattikler aldım ve hayatımda yediğim en güzel brokoli yemeğini kendim yaptım.
yemek yapmak! yapamayaklarım listesinin enlerinin başındaydı.
ben bi kere o soğanı elime alıp ellerimi iğrenç kokutamazdım. şimdi ne değişti? ellerimin soğan kokmaması için tattikler bile öğrendim.
böyle işte hayat. yapamayacağıma inandığım bir şeyi artık mükemmel yaptığımı iddia ediyorum.
et, kıyma gibi hiçbir et ürününü yemememe rağmen içli köfte bile yapmışlığım, en azından yapmayı denemişliğim var.
oktay usta'nın yemek kitabını aldım. her yemeğin altına duyduğum püf noktalarını ekledim falan. geliştirdim işi iyice. yemek yapmanın kolay bir şey olduna da karar verdim.
yüzlerce başlık vardı sözlükte yemek yapmayı bilmeyen kız, yemek yapmayı bilmeyen kızla evlenen erkek...vs. hepsine tek tek çemkirmiştim zamanında. çünkü yazılan her şeyi üzerime alınmıştım, yemek yapmayı çok zor bir şey zannetmiştim.