Gözleri, kulakları, elleri, ayaklarıyla,
han, hamam, apartıman ve konaklarıyla,
çatal, bıçak, tabak ve bardaklarıyla,
16 sayfaları, baskı makinaları - tanklarıyla,
yamak ve yardaklarıyla
hücuma kalktılar!..
Hele içlerinde öyle bir tanesi var,
öyle bir tanesi var ki:
insanın yüzüne öyle bakar,
öyle melûl bakar ki;
toka edersin eline hemen papelini.
Ve sıkar sıkmaz onun belini
sivri dilli, zilli bir bebek gibi çırpar elini..
O bir komik âdemdir.
Portakal Oğlu zâdemdir.
Han, hamam, apartıman ve konaklarınızla,
çatal, bıçak, tabak ve bardaklarınızla,
yamak ve yardaklarınızla
hücuma kalktınız!
Hak varsa eğer,
hücuma kalkmak hakkınız..
Efendiler,
ikinizle teker teker
paylaştık kozumuzu!
Şimdi sıra onun,
gelsin o!!.
Gel.
Sen :
itlerini öne itip
karanlıkta yol kesen
hatip!!!
Sen :
Beşinci Mehmedin saltanatını,
Halifenin altın nallı kır atını,
papellerin kat katını
ve teneke suratını
doldurup torbana
sıska sırtında taşıyorsun..
Torbanı doldurmak için yaşıyorsun.
Bana gelince,
ben :
geniş omuzlarımda dimdik bir kelle taşıyorum.
Ve yaşıyorum :
Kellemin
içindeki
için..
Farkındayım niçin :
Kan
fışkırıyor
bana bakan
"âteş feşan?!"
gözlerinden...
Ve niçin :
cümleler ezberlemişin
Fehim Paşanın sözlerinden...
Fehim Paşanın hayrülhalefi,
bize sökmez afi...
Çıkmak istediğim yaldızlı bir merdiven yok.
Kalbimin elinde ipekli eldiven yok..
Çıplak bir yumruk gibi kalbimi soymuşum.
Kellemin
içindeki
için,
kellemi koymuşum...
Sen...
Hayır...
Seninle böyle konuşmak istemem...
Hem,
ben ki yegâne asaleti
dişli düşmanla boğuşmakta bulanım,
seninle boğuşmak istemem..
Sen bir komik âdemsin.
Portakal oğlu zâdemsin.
Toka ederler papelini,
sıkarlar senin belini,
sivri dilli, zilli bir bebek gibi çırparsın elini.
Sen bir komik âdemsin!.
Sen...
Fehim Paşanın hayrülhalefi............
Bu kadarı kâfi.....
NAZIM HiKMET
Yerginin sonuna bir de not eklenmişti :
"Bu yazının kâfi derecede kuvvetli olmadığını muterifim. Kabahat bende değil. ilham edende."