iş veya okul gibi meşgaleleri olan bünyeler için gerçekten zor bir durumdur. şöyle ki;
cumartesi gününün geç saatlerinde başlar gam, tasa.
-neyin var olum? keyifsizsin. ***
+bir şey yok ya. sadece biraz midem ağrıyo.
-soda felan ister misin?
+yok saol. geçer şimdi.
o gece * geçirilir futbol izleyerek. pazar günü gelir.
-oğlucuğu günaydınlar. kahvaltınız hazır. **
+günaydın annelerin en şekeri. geliyorum.
kahvaltı yapılıp dışarı çıkılır. sevgiliyle bi kafeye gidilip capiccunolara eşliğinde hal hatır sorulduktan sonra konuşulur.
-aşkım çok durgunsun bugün neyse. **
+bi şeyim yok aşkım. boğazlarım çok kötü. heosi bu.
sevgili de bırakılır eve. tekrar arkadaş grubuyla desteklenen futbol takımının maçı izlenmeye gidilir. takım farklı galip gelir. fakat bizimki bi sonraki günün pazartesi olacağını bilen tek kişidir sanki.
+ben kaçtım. iyi akşamlar.
-hacı nereye ya? daha king oynayacaz.
duymaz ve eve gelir. duş alıp direk odasına geçer. küçük kardeşin şebekliklerine kızmaz. bilir ki bir gün o da pazar gecesi sendromu yaşamaya programlıdır. odasına geçtiği an, takvimdeki tüm pazar günlerini teker teker koparır. gözlerini yummaz. fakat uyanır. pazartesi olmuştur. yaşamak her zaman kiş gibi ne sendromlu olursa olsun çok güzeldir.