söyleyecek bir şeyi olmamak gibidir. boğazına kelimeler düğümlenir, acı bir yemek boğazına oturur, ağlamak oldukça zor, konuşmak oldukça zor.
pes etmek, dertlenmek, hüzünlenmektir. verdiğin emeklerin boşa çıkmasıyla birlikte önünde artık kapkaranlık bir tünel bulunmasıdır. söylemlerin bittiği, konuşmaların artık bir şey ifade etmeyeceği andır. yazacak bir şey kalmaması bıkıp usanmaktır. en değerli dost olan kalemi bile bu umutsuzluk ve çaresizliğe bulaştırmamaktır. onu da yaralamamaktır.
yazacak bir şeyi olmamak, bitip tükenmektir. ruhun çökmesi, saçların bir anda beyazlaması, tüm çiceklerin solması, kış günü ayazda kalmaktır. kapkaranlık gece ve sen bir yıldıza muhtaçken o yıldızın bile olmamasıdır. dipsiz kuyularda merdivensiz kalmaktır. çaresizliğin son demi, dolu bardağın son damlasıdır..
oysa gölü mayalamıştın. bekliyordun artık bir nebze belki diye. umutsuzluğa düşmek fakat umutsuzluğa düşmemen gerektiğini de bilmendir...