27 mayıs, 12 mart ve 12 eylül den farklı olarak, asker bu darbeyi topla tüfekle yapmamıştır. zira bu tutum, 28 şubat'ın ileride ''postmodern darbe'' olarak lanse edilmesine neden olacak olan olaydır.
refah partisiyle, doğru yol partinin refah-yol olarak hükümeti kurdukları dönemde, askerin içindeki cuntacı yapılanma( batı çalışma grubu) için harekete geçer. zira artık irticai faaliyetler rejimi tehdit etmeye başlamıştı. askerin böyle düşünmesindeki tek dayanak, c.başkanı süleyman demirel'in de söylediği gibi gazete manşetleridir.
peki erbakan'ın yanlışı yok muydu?. tabi ki vardı. başbakanlık köşkü en nihayetinde başbakanın evi dahi olsa, askerin gözüne sokar gibi şeyhlere,ulemalara iftar yemeği vermiş, libyaya, nijeryaya, arap emirliklerine geziler düzenlemeye başlamıştı. tüm bu yanlışlar, kafa tutmalar askerin süreci hızlandırmasından başka bir işe yaramadı.
28 şubat 1997 mgk'da alınan 18 karardan sadece bir tanesi yürürlükte şu an, o da 8 yıllık eğitim ( ki anayasa düzenleme kararlarında gerçekleşecek olan bir karardı zaten). askerin kısa vadedeki amacı olan hükümetin el değiştirmesi, erbakanın istifasıyla gerçekleşmiş, beklenenin aksine başbakanlık koltuğuna çiller değil, mesut yılmaz oturmuştur ki bu 2000-2001 krizinde 19 bankanın boşaltılmasına ve sayısız hortumculuk faaliyetiyle türkiyeyi büyük bir krize sürüklemiştir.
uzun vadeli amac ise, asker içindeki cuntacılardan oluşan 'batı çalışma grubunun' çok büyük bir istihbarat arşivi hazırlıklarına başlayarak, üniversitelerden 75.000 öğretim üyesini potansiyel düşünce suçlusu ilan ederek,kimisinin ünvanlarının alınmasına neden olmuştur. ve artık başörtüsü/türban siyasi simge olarak kabul ettirilip, önce üniversitelere daha sonra orta öğretime girişi yasaklanmıştır.
edit: can dündar ntv'de sunduğu programda, 10 yıl sonra konuklarıyla 28 şubatın nedenleri ve sonuçlarını ele alıyor.