olay gazetelere belgelerle yansımadığından, hala gizliliği esas olan soruşturma hakkında ortaya atılan iddiadır. ancak bu ülkede bazı kesimler hem savcıyı, hem hakimi çok güzel oynadığından; işin iddia boyutuna bakmayan ve iddia makamının alenen hukuku çiğnemesini bekleyen bu kesimin bu vesileyle aymazlığını da ortaya çıkarmıştır.
bırak iddiayı, yukarıdan vahiy gelse o dosyanın gizliliği esastır.
ve "yalanlanmadı demek ki doğru" mantığıyla bu olayı oldukça sığ bir zemine çeken kesimin, yargılama sürecinde sanığın haklarından olan "susma hakkından" bihaber olduğu alenen ortadadır. yalanlanmadı da, iddiayı yapanın elinde hani somut kanıt arkadaş? hani "işte o rapor"? bir kere olsun bunu sordun mu?
kafamıza göre hukuk yaratıyoruz. bilindiği üzere sanık susma hakkını kullandığı vakit bu; hakim tarafından suçluluk ispatı olarak değerlendirilmez. iddianın ispatı her zaman için somut delillere dayanmalıdır. ama kime anlatıyoruz. rasim ozan kütahyalı zihniyetiyle hukuk yarattık, sorguladık, yargıladık, cezayı kestik; maç kazanmışcasına sevinç çığlıkları attık.
iyi o zaman bundan sonra her soruşturma süreci hakkında ortya bir iddia atılsın, ondan sonra aksini ispatlamak adına tüm içerik ifşa edilsin. böyle bir mantık olabilir mi?