25 şubat 2010 fenerbahçe lille osc maçı

entry256 galeri
    240.
  1. tanım: epey eksik bir kadroyla umutsuz başlanılan bir gecede umuda doğru yolculuğun tam sonuna gelinmişken daum denilen adam ile bittiği rövanş maçı.
    şunu hemen başından söyleyeyim belki de hayırlı oldu bizim için, çünkü muhtemelen bu durumda o çok sevdiğim liverpool takımı bir dahaki tur bizim ağzımıza sıçar ve hatta itin götüne sokabilirdi. lille osc takımı bizden iyi bir takım falan hiç değil. tıpkı a. madrid'in galatasaray'dan çok çok iyi bir takım olmadığı gibi. ama gel gör ki, bizim defans yapmama/yapamama hastalığımız halen daha devam ediyor ve bu türk futbolunun neredeyse 30 yıldır mental bir hastalığı.
    neyse maça gelelim:
    ilk yarı ikinci yarıya oranla daha derli toplu ve bilinçli idik. ikinci yarı adamların yavaş yavaş geleceği de bariz belli. ki çok ayağa top yapan bir takım değiller, öyle manyak top çevirme kabiliyetleri yok. sadece hızlı ve çabuk adamlarla basit oynayıp sonuca gidiyorlar. hani tam kadro çıkılmış olsa ve belki de sadece lugano oynamış olsa gol yemeyip kötü bir oyun sonrası turu da almak işten bile değildi.
    şimdi kimseyi tek tek eleştirmeyeceğim ama haftalarca sağ bek oynattığı bekir'i zorunluluktan stoper ve yerlerde sürünen christian'ın yerine almadığı (ilk lille maçında 90+2 de almıştı, oysa baroni yerlerde sürünüyordu bütün maç) selçuk'u da orta saha oynattı daum efendi. halbuki bu bekir göbekte oynar yeter ki adamın kimyasını bozma. banko oynamaz ama arada bir bu bilica manyağına göz dağı vermek için ilk 11 başlatılabilir. golün geldiği yerde faulü yine bilica yaptı. daha evvel p. tesi oynadığımız bursaspor lig maçında adamın eksiklerini yazmıştım söylemeye gerek yok. bu adam büyük takım oyuncusu falan değil. haa hoş bekir, deniz, önder de değil orası ayrı.
    yani demem o ki, sezon başından beri bu bilica topçu falan değil diye bağırıyordum, beni haklı çıkardı sağolsun. zaten defans olarak tamamen 4 ayrı mayınla başladık maça. yani her an birisine basıp patlayabilirdik, netekim öyle oldu.
    tek şunu anlamadım!
    dakika 74 baroni içeri güiza dışarı. tamam lan daum işi çözdü dedim. alex direk cf pozisyonuna ve orta saha tam 5'li dedim. yani maçı bitirmeye oynuyoruz artık. ki bu durumda herkes aynı mantığı güder. çünkü mevcut skora tur senin.
    ama o da ne?
    dakika 78-79 semih içeri deniz dışarı!!! yani defansta ve sol bekte oynamış ve hatta iyi oynamış bir adam. ne kadar yorulursa yorulsun. gelecek tüm ortalara, şişirilmiş toplara vs. kafa vurabilecek bir adam. semih girerken kesin alex çıkıyor diyorum!
    ama yok bizim dahiyane kenar yönetimi deniz'i alıyor oyundan. sanki gol lazım!!
    lan gol lazım değil papikçi, maç 1-0 ve tur senin!!
    çıkart alex'i, her topu faul yapmadan taca at, yerde yat maç bitsin! deniz çıktı, top kaybı sol beke bir top ve bilica yine hayvani bir girişle adamı biçiyor. evet hayvani, niye mi? çünkü adam hızlı ve bilica adama topun gelebileceği hesabını yapamayacak kadar dengesiz, akıl oyunundan uzak bir defans adamı. yani son dakikalarda adamdan önce topa davranayım sezgisi hiç yok. sıfır elde var sıfır!
    faul, orta, gol ve güle güle yavrum güle güle. volkan ne yapacak ki? ha iyi mi, değil.
    ama sen kenar yönetimi olarak bu kadar eksikle kuyruğuna getirdiğin işi kendi ellerinle rakibe teslim ediyorsun. golü atan kim? adil rami. bir kez çıktı ve gol yaptı döndü. defans adamı böyle olur. ilk maçta ve bu maçta topla 6 tane kritik müdahele yaptı ve turu takımına getirdi. bizde de bilica oynasın ve sonra dünya kulübü olalım.
    önce adam gibi bir transfer ekibi lazım bu kulübe, ben onu bilirim onu söylerim.
    ulan edu keşke olsaydın da her tur bir gol atsaydın kaleye. evet son sözüm bu lan amına çakayım!
    0 ...