bir gün çiğdem çıtlatarak televizyonun başında aliye yi seyrederken araya reklamlar girer. sen o arada zap yaparken bir belgesel ve belgeselci elemanları görürsün. elemanlar orası senin burası benim diye dünyada fink atıp durmakta oldugunu ve ne aliye yi ne sinan ı tanımalarının imkanı olmadığı kafanda uyanıverir. ne sıradan bi hayat sürdürdüğünün ve ne tekdüze bi insan oldugunun bilincine varacakken reklamlar biter ve dizi tekrar başlar. sinan ın düştüğü kötü duruma üzülür ama bunları hakkettiğini düşünürsün.*