ermeni soykırımı sırasında, kayseride yaşayan ermeniler de hayatlarından zorla koparılmak istendiğinde; bilge büyüklerinin öncülüğünde ayaklanan türkler ve ermeniler, kimse bir yere gitmiyor diyerek, bu karara direniyorlardı. askerler ısrarla her gün şanslarını deniyor, her akşam, elleri boş bir şekilde geri dönüyorlardı. en sonunda daha itibarlı bir komutan gelip, ermenileri hiç dikkate almadan, türklerle masaya oturuyor, anlaşmaya çalışıyordu.
yaşlı bir adama, amca diyordu komutan, deli olmayın! devlet böyle emretti, ötesi yok. zorluk çıkarmayın, öyle ya da böyle gidecekler.
neden? diye soruyordu adam: hem nereye gidiyorlarmış?
umursamazca, ben onu bilmem diyordu komutan, gidecekler, işte o kadar.
hiçbir yere gidemezler diye itiraz ediyordu ihtiyar bu kez, biz bırakmıyoruz.
adamın bu ısrarını anlamakta zorlanan komutanın sabrı taşıyor, yahu neden be adam? diye bağırıyordu ihtiyara.
işte o zaman, bugün bile, hiçbirimizin erişemeyeceği o muazzam bilgeliğiyle, bu coğrafyanın cevabını dillendiriyordu yaşlı adam:gâvursuz memleket olmaz!