kayıplar oluyor, çok ama çok üzülüyorum tabi. tepki vermek, haykırmak istiyorum; yeter artık.
yukarıdaki açıklamayı 12 şehit verdiğimiz dağlıca baskını sonrası değil, varoş amigosu gibi ağzından köpükler saçarak izlediği bir fenerbahçe maçı sonrası yapan eski bir gen. kur. bşk. kendisini güçlü ve dokunulmaz hissettiği dönemlerde bir başçavuşu bile "tanırım iyi çocuktur" diyerek koruyan şemdinli fahri (!) avukatı.
dillere destan dolmabahçe görüşmesinde tayyip önüne çeşitli dosyaları koyduğunda nutku tutulan ve o günden sonra dut yemiş bülbüle dönerek değil çavuşlar, komutanlığını yapmış koca generaller hakkında bile tutuklandıklarında bir cümle yorum yapamaycak kadar acizleşen emekli tsk personeli.
kendisine sorulduğunda dünyayı kurtarmışcasına bir ciddiyetle anlattığı ve atatürk sevgisi üzerine inşa ettiğini söylediği kariyerini ve ideolojisini avanta olarak verilen bir adet siyah audi için satan, üstelik o arabayı yurtdışından getirtme görevini bile adam sanki gümrük komisyoncusuymuş gibi koskoca bir korgenerale yükleyecek kadar ordu itibarını kollayan (!), ideallerine bağlı (!) ve görev aşkı (!) ile yanan bir orduevi jönü.
27 nisan muhtırasını verip düşüşe geçen akp'nin oylarının bir anda tavan yapmasına yol açan ve en fazla lise düzeyinde bir siyasi öngörü gerektiren bu analizi dahi yapamadığı halde bir ülkenin kaderi ile oynamaya kalkan basiretsiz.
daha düne kadar aşkla savunduğu o muhtırayı, ergenekon'da sıranın kendisine geldiğini anlayarak ve geri vitesin padişahını yaparak "ne muhtırası canım, muhtıra falan değil o" diye reddetmeye çalışan ve küçüldükçe küçülerek haline acı acı güldüren kişi. fatih altaylı'nın eşsiz ve harika benzetmesi ile söyleyecek olursak dansöz.