Yalnızlık, çok kötü bir şeydir. gerçekten yalnızlığı tarif edebilecek bir tanım bulmak imkansızdır. düz mantıkla insanın etrafında kimsenin olmaması denilebilir, ama öyle değildir. yalnızlık insanın konuşacak kimse bulamamasıyla başlar. bu durumda insan eğer içine kapanık biriyse, durum onun için iyice zorlaşır. yalnızlık karşılıklı dialoglarla aşılabilir. dialoglarda ilk cümle çok önemlidir, eğer dialoga sağlam bir ilk cümle ile başlanırsa dialog sohbete, sonrasında sohbet muhabbete, sonrasında muhabbet geyiğe, en son olarakta geyik arkadaşlığa döner, fakat içine kapanık insan ilk cümleyi genelde kurmaz, hatta ilk bir kaç cevabıda bir dialog oluşturmaya yetecek sıcaklıkta olmayabilir, bu durum tabiki karşı taraf içinde çok zordur, çünkü cevap verecek bir insan olmadığı zaman soru sormanın bir faydası yoktur, karşı tarafı anlayamaz ve dialogu keser, işte dram burada başlar.
içine kapanık x şahsiyeti artık herkese potansiyel bir arkadaş gözüyle bakar, çünkü gerçek arkadaşı yoktur. gerçek manada dialog kuramadığı için , içinden bir sesle konuşmaya başlar ve kendi monologlarını dialoga dönüştürür. bu tipik bir şizofren başlangıcıdır, ama x şizofren olmayabilir, şizofren kendini yalnızlığa alıştıramayan insanların kendine hayali arkadaş yaratmasıdır, ama x için şahıslar gerçektir, sadece dialoglar yalandır. yavaş yavaş bunuda aşmaya başlar x, artık kendi kendine yeteceğine inanmıştır, ve bunun yanlış ve imkansız olduğunun farkında değildir. artık insanlara karşı bir şey hissetmemeye başlar, içindeki sevgi tükenmeye başlamıştır, ama duygular tükenmez, bir duygunun yerini başka bir duygu alır, sevginin tükendiği yerde ise nefret başlar. x yavaş yavaş dünyadan kopmaya başlar, artık kimseyi sevemez ve elinde kalan tek şey olan nefrete sarılmak onun için tek çıkar yoldur. herkese artık başka bir gözle bakmaya başlar, umursamaz bir insan olur ve aklına saçma sapan düşünceler gelmeye başlar. artık onun dünyası karanlık bir dünyadır, kimseyle konuşmak istemez, sürekli kafasında etrafındaki insanların başrolde olduğu olaylar yaratır ve bu olayların etkisinden kurtulamaz.artık yalnızlık onun hayat biçimidir, gerekli olmadığı zaman konuşmaz, dialoglara gönülsüzce katılır ve genelde yaptığı işlerde başarısız olur.
x kurtarmanın yolları tabiki vardır, x bir psikoloğa giderek mental yardım alabilir, ama bu kısa vadede bir çözümdür. uzun vadedeki çözüm ise onun elinde değildir, etrafındaki insanların elindedir, etrafındaki insanlar onun yalnızlığını anlamalı ve onu ne olursa olsun başta tersleneceğini bilsede dialogların içine sokmalıdır, ama malesef bu tür şeyler ancak filmlerde olur ve yalnız yaşayan x yalnız yaşamaya devam eder, belki bir maradona olacak yeteneğe sahip olmasına rağmen bir ümit özat veya bir cihan haspolatlı olarak hayatını yaşar * ve yalnız olarak ölür.
kısaca yalnızlık çok kötü birşeydir, hemde çok çok kötü...