pratikte yaşamış biri olarak şöyle bir mukayese yöntemiyle yola çıkacak olursak,
kapitalist arkadaşlarla aynı evde kalmak şöyle, ya da yaşamın öteki alanlarında...
misal bir eve misafir olarak gidersiniz gittiğiniz arkadaş sağcı evin içindeki hiyerarşi veya paylaşım şöyledir,
ortak hiç bir paylaşım yoktur, herkes kendi odasında kendi hakimiyetini kurar, mutfakta yemek pişiyorsa herkes bağımsız yapıyor bu işi paylaşım olayı sıfırdır. yani diyelim adam markete gitti oldu ya canı çikolata çekti sadece kendisi için alır ve gelir. geçer odasına veyahut salonda kurulur tv. başına yer taşak keyfini yapar. beraberce filim izlemek bile tat vermez bu şahıslara. genelde 3. sınıf muhabbetler döner. konuşulan şeylerin elle tutulur bi tarafı yoktur.
eğer muhafazakar kesimdense, bunlarla bir şey yaşamadım. ama tahminime göre yerde minderler herkes oturmuş kutsal kitabı okuyor veyahut ne bileyim yapılıyordur bir şeyler. iyi şeylerdir diye tahmin ediyorum.
gelelim komüniste. candırlar abi. bunu bilir bunu söylerim. en ağır koyu muhabbetlerede girilir. bilimden siyasetten sanattan, günlük hayattan, mizahtan, müzikten. halkların kardeşliğinden, ezilen sınıftan vb. vb. sofra kesin ortaktır. biri çay almaya kalkıyorsa sadece kendisi için kalkmaz. o marketten çikolata geliyorsa ya herkese gelir ya da hiç kimseye. dayak yemeyi sevmezler ama haksızlık sözkonusuysa mücadeleleri uğruna gerekirse kurşun bile yerler. bu onurlu, bilinçli, donanımlı insan işidir zaten. bu kavramlardan bihaber büyümüş bir adamın bunu anlaması zaten mümkün değildir.
genele vurduğum zaman sadece ülkemizle ilgili değil bütün dünyayı sarıp sarmalayan, daraltan acı çektiren bir gerçek var. o da şudur, paranın, dinin ve milliyetçi söylemlerin esiri olmuş insanlar bu dünyaya sadece acı çektiriyorlar. kişisel egoları, hep benim hep benim olsun mantıklarıyla bir vampir gibi her şeyi sömürüyorlar. acıma duyguları paylaşım duygularıda sıfır olduğu için bir yığın insan açlıktan kırılıyor. tabi bu saydıklarımız bu veletlerin büyük babalarıdır. bunlarda onların çakalları. yani sam amcaları gününü gün eder bu bilinçsiz güruhta onun değirmenine su taşır. tabi bunların biz gibi 3. sınıf ülkelerde temsilcileri çoktur. bu yerli patron ve satıcılar dünyanın asıl büyük katilinin hizmetindedir. e sırdan bilinçsiz ağzı açlıktan kokan fakat her ne hikmetse komünizm düşmanı bu saftirikler iş yaptığını sanırlar. ondan sonra kalkar ben vatanperverim der. yani şunun farkında değildir yerli para babaları tarafından vatanın her karış toprağı kapitalizm vantuzuna hızla kaptırılmaktadır. sonra ülkede bir iç savaş kopar birileri mütemadiyen bize silah satar, beriki tarafta başka bir sermaye alanı. e tam bu noktada kalkıh yaşasın halkların kardeşliği dersen ne olur; şu olur: kenan evrenin osuruğu bir nesil bunu geyik olarak algılar. kafasındaki geyik tanımı budur. kafada yoktur ya! varsa bile bu kadardır.