Olayın gelişimi çok karışık gibi aslında. Sindirmek zaman alabilir.
- 2 Temmuz 2007 tarihinde ilhan Cihaner Erzincan Başsavcılığı'na atanır.
Erzincan'da göreve başlayan Savcı Seçiner her ay valilikteki emniyet toplantılarına katılmaya başlar. Emniyet ve jandarma bu toplantılarda bazı grupların taban genişletme ve eleman kazanma faaliyetlerinin olduğunu, yurt, vakıf ve derneklere gelir temini amacıyla etkinlikler yapıldığını tespit ettiklerini söylerler.
Jandarmaya eşinden şiddet gören bir kadın başvurmuş ve gördüğü şiddetin yanısıra kocasının ismailağa cemaatinin ileri gelenlerinden olduğunu söylemiş ve bu derneğin faaliyetlerini anlatmıştı.
- 2 Kasım 2007 tarihinde ismailağa cemaati için soruşturma yapılması için düğmeye basıldı. Gerekçesi ise ismailağa cemaatinin merkeze, kemah ve refahiyer'ye bağlı köylerde okul öncesi yaş grubu çocuklarını ailelerinden alıp izinsiz dini eğitime tabi tuttukları, izinsiz ayni ve nakdi yardım topladıkları istihbaratıydı.
Soruşturma başladıktan sonra Ceza Evleri Genel Müdür Yardımcısı Çetin Şen ilhan Cihaner'i arayarak "Böyle soruşturmaların insanın başını derde sokabileceğini, Ankara'da ortalığın toz duman olduğunu, yapılan soruşturmanın ergenekon soruşturmasına misilleme olarak algılanabileceğini..." belirtti. ilhan cihaner soruşturmaya başladığında henüz ergenekon soruşturması başlamadığı için bunun söz konusu olmadığını dile getirdi ve devam etti.
ilhan Cihaner Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in de kendisine ulaşarak ismailağa cemaati soruşturmasından gözaltına alınanların serbest bırakılmasını talep ettiğini iddia etti. Cemil Çiçek "cezaevleri çok dolu. Seçimden önce zora gireriz." diyerek süphelilerin serbest bırakılmasını istedi. Cemil Çiçek bugüne kadar bu iddiaları reddetmemiştir.
- 2 Mart 2009 tarihinde, soruşturma 16 ile yayılacağı sırada devreye Erzurum Özel Yetkili Ağır Ceza Savcısı Osman Şanal girdi. Şanal, bir ihbara dayanarak grubun "silahlı örgüt" olduğunu iddia etti ve "soruşturma yetkisinin kendisinde olduğunu bildirerek" dosyayı istedi. Cihaner dosyayı göndermedi.
- 5 MAyıs 2009 Şanal, valiliğe bir yazı göndererek Cihaner'in görevini sonlandırdığını bildirdi.
- 26 Mayıs 2009 Cihaner valiliğe yazdı cevapta kendisini görevden alma yetkisinin Şanal'da olmadığını söyleyerek Şanal'ı Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na şikayet etti.
- Buna rağmen Cihaner artan baskılar karşısında dosyayı Erzurum'a gönderdi. Ama bu kez de başka bir cemaatle ilgili başka bir soruşturma başlattı. Erzurum bu dosyayı da istedi.
12 Haziran 2009 - Bu sırada devreye taraf gazetesi girdi. "irticayla mücadele eylem planı" adlı ve albay Dursun Çiçek imzalı belgeyi yayımladı. "AKP ve Gülen'i Bitirme Planı" olarak yorumlanan planın Erzincan'da uygulanmaya başlandığını gerçekten de taraflı bir şekilde duyurarak gözleri erzincan'a yöneltti.
18 Haziran 2009 - Adalet Bakanlığı Cihaner hakkında soruşturma başlattı. Bakanlık, şikayetçilere dayanarak 15 ayrı eylem nedeni ile Cihaner'i suçladı. Cihaner hakkında 26 yıla kadar hapis istemi ile hazırlanan rapor üzerine hazırlanan iddianamede şikayetçilerin isimleri "duyarlı ve mağdur bir vatandaş", "ikram çamur", "Hakan Vural" olarak açıklandı. Aralık ayının sonuna doğru soruşturmaya neden olan ikram Çamur adına yazılan ihbar mektubunun asılsız olduğunu, mektubun üzerindeki imzanın kendisine ait olmadığı belirtti.
22 Haziran 2009 Şanal, iddianameyi bitirdi ve içinde "silahlı örgüt" iddiasına yer verdi. iddianamenin kabul edilmesiyle birlikte 13 sanık hakkında dava açıldı. ayrıca 2 gizli tanığın ifadeleri dikkate alınarak dava ergenekon
kapsamında yer aldı.
27 ekim 2009 : DSi'ye ait Göyne barajı'nda yapılan aramayla mühimmat ele geçirildi. Aramada cep telefonu ve sim kart da bulundu. Sim kartın çözümü Jandarmada görevli iki subayı işaret etti.
20 Kasım 2009 Erzincan il Jandarma Komutanlığı istihbarat Şube Müdürü Binbaşı Nedim Ertan, Üsteğmen Ersin Ergut ve astsubay Orhan Esirger tutuklandı. Erzincan il Jandarma Alay Komutanı Albay Ali Tapan Şanal’a ifade verdi.
30 Kasım 2009 Adalet Bakanlığı, Cihaner hakkında kovuşturma izni verdi. Tunceli Ağır Ceza Mahkemesi’nde "Görevi kötüye kullanmak", "şüphelilere şantajla baskı yapmak", "resmi evrakta sahtecilik" ve "yetki gaspı'yla suçlanan Cihaner hakkında 26 yıl hapis istemiyle dava açıldı.
04 Aralık 2009 Ertan'dan ele geçirilen CD'ler MiT mensuplarını işaret etti. MiT Erzincan Müdürü Ş.D. ile iki MiT görevlisi de 72 saatlik sorgularının ardından tutuklandı.
30 Ocak 2010 Kahramanmaraş'ta görev yapan jandarma Astsubay Ç.D. tutuklandı.
03 Şubat 2010 Daha önce Erzincan'da görev yapan Eskişehir Jandarma Alay Komutanı Recep Gençoğlu tutuklandı.
11 ŞUBAT 2010 Yaylabaşı Beldesi'ndeki Jandarma Karakol Komutanı Astsubay M.Y ve astsubay A.S. tutuklandı.
15 Şubat 2010 Şanal, 3'üncü Ordu Komutanı Orgeneral Saldıray Berk'i soruşturma kapsamında bilgisine başvurmak üzere Erzurum Adliyesi'ne davet etti. Ancak Berk gitmedi. Berk bu kez " şüpheli" sıfatıyla 10 gün içerisinde ifade vermeye 2. kez çağrıldı.
16 ŞUBAT 2010 Erzincan Savcısı ilhan Cihaner'in evi ve odasında arama yapıldı. Cihaner gözaltına alındı.
17 ŞUBAT 2010 Gözaltına alınan Erzincan Savcısı Cihaner 10 saatlik sorgulamanın ardından tutuklandı. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) ve YARSAV bu karara büyük tepki gösterdi. HSYK olağanüstü toplandı ve toplantı sonucunda Cihaner'i gözaltına alan Erzurum Başsavcısı Osman Şanal'ın yetkilerinin elinden alınmasına karar verildi. Şanal ile birlikte 3 savcı daha görevden alındı.
ilhan Cihaner'in avukatları tutukluluk haline itiraz etti. HSYK Osman Şanal'ın yerine getirilecek ismi belirlemek için yeniden toplandı.
--- Türkiye Gündemi'Ni yerinden hoplatan bu süreç işte böyle yaşandı. Akp, bunun her ne kadar "yargıya müdehale" haline geldiğini ve "milletin adalete güveninin kalmadığını" savunsa da milletin adalete güveni zaten yerli yersiz gözaltına alınan insanlar ki özellikle atatürkçü diye bilinen kesimdendi bu insanlar, gecenin 4'ünde sorguya alınan 80 yaşındaki gazete yazarlar, hasta durumdaki insanların didik didik aranan evleri yüzünden zaten kalmamıştı. Ortada bir derin devlet olduğuna ben de inanıyorum. Bu örgütün sorgulanması, suçluların yakalanmasını ben de arzu ediyorum. Ama iktidara muhalefet eden her ismin de "ergenekoncu" olmasına imkan yok. Bu olayda da Adalet Bakanı'nın ismailağa Cemaati'nden gözaltına alınanların serbest bırakılmasını istemiş olması, istememiş olsa bile bunu yalanlamamış olması insanların adalete olan güvenlerini sarsmadı mı?
iktidar ve yandaşları "darbe" ile kafayı bozmuş durumdalar. Öyle ki bu bir parti, bir kurum değil de bir şahıs olsaydı, yaşadığı paranoyalar nedeni ile ileri derecede kişilik bozukluğu teşhisiyle hastaneye yatırılırdı. Aylardır tutuklu bulunan insanların bile daha ne suç işledikleri belli değil. iktidar, bunlardan bir sonuç alamayacağını biliyor, ama iktidarları süresince bu insanlara, bu insanlar yoluyla onlar gibi düşünenlere gözdağı vermeyi daha uygun buluyor. Neticede aylar sonra bu isimler serbest kaldıklarında Avrupa insan Hakları Mahkemesi'ne gidecekler. Burada, haksızlığa ve hakarete uğradıklarından dolayı açtıkları davaları kazandıklarında da tazminat alacaklar. Ne var ki bu tazminat bedelini iktidar'ın muhalefetsiz bırakılmasını yine bu millet ödeyecek.
Benim anlam veremediğim dini bütün insanlar olarak tanınan ya da tanınmak isteyen iktidar milletvekilleri bunca insanın kesin bu hükümde bulunulmadan, haksız yere hapis tutulmasını nasıl içleri rahat ederek seyredebiliyorlar. Bu bağlamda Deniz Baykal'ın "Yakında milletvekillerini de tutuklayabilirler" şeklinde verdiği demeci kim abartı bulabilir? Hüsamettin Cindoruk'un "Ben şimdi yargıtay başkanı'nı kim tutuklayacak onu merak ediyorum" demesi de çok abartılmış bir tepki mi?
Bu kadar patırtının içinde öğreniyoruz ki Savcı Cihaner'in ismailağa Cemaati Soruşturma dosyasında kendisinin tutuklanmasını isteyen ve ergenekoncu olduğunu savunan Osman Şanal'ın da adı varmış!
(milliyet, ekşi sözlük, taraf, hürriyet, zaman, cumhuriyet)
