müslümanlık parlak renkli bir kumaşı kutsal saymak değil, allah'ı ve kitabını kutsal saymak ve tapınmaktır.
nimet en kutsal görülen şey, biz inanıyoruz diye kafamızda karpuz, ağzımızda muzla dolaşıyor muyuz?!
türbanın resmi yerlere sokulmamasını şekilcilik olarak algılayanlar kafada olmasını şart olarak görülmesinin şekilciliğin alası olduğunu bilmiyorlar mı sanki...
bunlar ucuz laflar, ucuz insanların piyesinden klasik replikler.
az mı görüyoruz kafasını kapatıp götünü gözümüze sokanları.
onlar böyle yaptıkça türban bir bez parçası olarak kalacak, zaten hep öyleydi.
30 yıl evvel türban mı vardı? ne kaybetmişti insanlar inançlarından? kim takıyordu sanki...
bunlar sadece din siyasetinin mezesi olmaktır, yeşil sermayeyle iş yapanların maşası olmaktır.
ahlaklı insanın ibadeti de muhabbeti de gizlidir.
biz atalarımızdan böyle gördük, onlar ne görmüştü de böyle davranıyorlar bilemiyorum.
mezarlıklarda sevişen türbanları da gördükçe dinimden ırkımdan utanıyorum.
bu ne müslümanlık ne türklük.
acaba bu zorla taktıkları türbanlar yüzünden aldıkları bir nevi intikam mı?
utanç kaynağı bu insanlar neden atatürk 'ü sevdiğimiz için bize bok atıyorlar peki?
bu neyin hıncı?
yoksa mahkum kaldıkları abazalıklarının mı?
bilemiyorum, anlaşılır değiller.
ya oldukları gibi görünsünler, ya göründükleri gibi olsunlar.
biz çember sakal bırakmadık, türban takmadık ama mevlanayı iyi anladık mesela.
biz atatürk çocukları, hayatı iyi anladık.
açık saçık giyinmiş hafif meşrep bir kadının bile bazı dindar geçinenlerden ne kadar dürüst ve mert olabileceğini çok iyi anladık.
en kral dolandırıcının bile din ekip dolar hasatı toplayanların eline su dökemeyeceğini çok iyi anladık.
bir türlü armani veya ferre bir bez parçasının nasıl namusu temsil ettiğini anlayamadık.