hangi filme gideceğine genelde sinema salonuna gidip afişlere bakarak 5 dakikada karar verirler. şimdi ya ne olacaktı diyebilirsiniz. bir şarkıcı albüm yapar gider şarkıları tek tek dinlersin, alıp almayacağına karar verisin filan. bir filmin maliyeti, o filme harcanan emek ve zaman genelde bir albüme harcananın çok çok üzerindedir. adamlar milyonlarca dolar harcayıp ortaya bir şey koymuşlar, bir şeyler söylemek istemişler ve senin o söylemek isteyenleri duyup duymaman ne yönetmene, ne oyuncu kadrosuna, ne sinematografiye, ne senaryoya... bağlı. sadece ama sadece filmin başlama saatine bağlı(5 dakikada film seçenler için diyorum bunu).
tabii ki sinema sektörü içinde ticari kaygıların varlığı yadsınamaz ama çok az film sırf para getirsin diye yapılır ve ne hikmetse benim ülkemde hep de o filmler izlenir.
bir insan karayip korsanlarının 2. filminden çıkar çıkmaz yönetmene şöyle b.k atabilir mi ya: ''yok abi olmamış ya bitirememiş filmi adam. bak görürsün kesin devamı çekilir bunun dediyi dersin.'' ben bunu duydum ey sevgili okur bu adamı gördüm. hadi diyelim ki serinin 3. filminin çekimlerine 2. film ile neredeyse aynı anda başlandığını bilmiyorsun ya insan yorum yapmadan önce bir durup düşünür; ''ulan bu filmi yapan adamlar bu filmin yarım kaldığını fark etmemişler mi'' filan diye. sonra gider bu adam recep ivedik izler ve laf söyleyince de ''ya ne var ya ben gülmek için gittim ya'' der.
bak evlat benim derdim bambaşka; ben senin neye gülüp neye gülmeyeceğine asla karışamam. izle recebini evde, gül sabaha kadar lafım yok -aslında var da neyse- ama sinemaya gidip şu adama para kazandırıp yapımcıları bu işe teşvik ediyorsun. bu ülke sinemasında bir dönemi erotik komedi furyası yedi bitirdi şimdi de bu uyduruk şeylere(film demeye dilim varmıyor) prim yaptırıyorsun.
cem yılmaza da komik değil diyebilirsin; ama adamın yaptığı filmler sinematografik açıdan olsun, jeneriğiyle olsun bu ülke tarihinde yapılmış sinema filmleri arasında başlara oynar.