dingin sayılabilecek bir gün sonrası yatağıma varıp, biraz debelendikten sonra her zamanki gibi tabiri zor kıvırcık rüyalara yelken açmışken, sabaha doğru etraftan acı acı gelen "miyavlama" sesleri sonrası yaşanan şuur yanılsamalarıdır. tam olarak bir histeri midir, bilmiyorum ama fevrim dönene kadarki geçen süre olan uyku ile uyanıklık arası dilimde beynin en aktif fikir üretme süreci olduğunu bir kez daha müşahade ettim. olay şöyle gerçekleşti:
ihtimal o esnada rüya görüyordum ki, takriben birkaç dakika boyunca mütemadi olarak pöyküren bir kedinin sesleri uykusu hafif bir bünyeye, sesin en şiddetli olduğu zamanda ulaştı. evet yakınlarda biryerlerde bir kedi ciyak ciyak miyavlamakta ve yeri belirsiz bu sesler uyku ile uyanıklık arasında olduğum süre boyunca türlü ihtimalleri aklıma getirmekte, şöyle ki:
ihtimal1: mart ayı gelmeden yakınlarda biryerlerde kediler mercimeği fırına verdi ve topluca mutluluk çığlıkları atıyorlardı. olabilir dedim. zaten şu gdo'lu gıdalar yok mu? hayvanların bile biyolojik dengesini bozuyor. baksana daha zamanı gelmeden kediler bile çığrından çıktı. ama ses toplu bir kutlama değildi. derken ikinci ihtimal geliyor,
ihtimal2: küçükken çizgifilmlerde izlediğim geceleri sarhoş olup sabaha kadar dişisini tavlamak adına viyolonsel çalan romantik bir kedi var etrafta. olabilir dedim. ne kadar hayali bir kahraman olsa da hep desteklemiştim silvester'ı. aşk acısı çekiyor zaar,
ihtimal3: allah muhafaza, atrafta bir satanist karargahı var. kediyi kesmeden önce ellerinden kaçırdılar ve can havli ile kedi bağırmaya başladı.
neyse ki bu 3. ihtimal sonrası beyin toparlanmaya başlıyor ve daha sağlıklı düşünmeye başlıyor. evin kapısının önünde bir kedi konuşlanmış, bir derdi var ki bağırıyor.
hasstr diyerek hatırlıyorum ki havaların soğuk gittiği dönemlerde apartmanımıza dadanan bir kedi vardı. şimdi de bizim kapının önüne gelmiş miyavlıyor. kapı ile yatağım arasında da fala bir mesafe yok. bütün ses buymuş. iki saniyede yazılan bütün senaryolar yalan oluyor.