Hep benimle kalacağını sandığım bir dünya eşyam oldu, aradığımda hiç bulamadım en sevdiğim kolyemi. En çok üşüdüğümde kayboldu kocaman ve beni saran atkım. Aklıma gelmedi üzülmek, yeni atkılar, yeni kolyeler, yeni yeni bitmez eşyalar verirdi nasıl olsa hayat. Durmazdı ve akardı tekrar. Boynumda yeni şıngırtılar, rengi başka aynı kokusuzlukta yararlardı işime nasılsa.
Yazabildiğimi fark ettiğimden beri hiç düşünmedim kalemi tutamayacağını elimin, tıpkı benimle doğmuş gibi, sanki elimin bir devamı gibi ezebilirdim kelimeleri. Yinede aylarca belki daha uzun zamanlarca yazamadığım çok oldu. Aklıma gelmedi üzülmek. Nede olsa geri gelirdi bir gün. Nede olsa benimle kalacaktı. Aynı haz, aynı tad.
Hiç düşünmedim bir erkeğin; olmazsa hayatımda benim de olmayacağımı ki ne önemi vardı? Değişen dudak alınan aynı hazdı nasıl olsa. Öyle olmadı. Bir başka bedende aynı gibi hissettim kendimi, kimileri tanımladı, bende tanımladım. Aşk dedik, sevgi dedik. Dedik işte bir şeyler. Sende bilirsin, kalp çarpmaya başladı mı mantıksızlıkla birlikte bir yitirmeme istemi sarar insanın içini. Aynı etki ile devam mı eder, yoksa alışır mı insan hiç bilmiyorum şu an. Ama yine yanıldım.
Pek çok insan girdi hayatıma, kaç tanesinin yokluğunu bin yıl sonra fark ettiğimi ben bilirim. Yinede her dostum dediğim insanın hep yanı başımda, en azından bir telefon uzakta olacağını sanırdım. Ne olursa olsun. Kırılsam da, kızsam da, yanımda olduğunda mutluluktan uçsam da, bir süre görüşmesekte. Orada olacaktı hep.
Yine yanıldım besbelli ama ben en çok kendime şaşırıyorum. Yokluğun; öyle olgunlukla karşıladığım, geçer nasılsa dediğim eksiklik duygularına hiç benzemiyor. Öylesi yanıyor ki canım aklım almıyor beni görmek istememeni. Yine yanıldım, sanırdım ki insan ağlar ağlar susar. Ama her aklıma düştüğünde kabuksuz bir yaranın deşilmesi gibi yanıyor canım. Yokluğunun acısı öyle soyut, görülemeyecek bir şey değil. Somut, o kadar gerçek ki ellerimle tutabiliyorum olmayışını. Hatta bazen yüzüme vuruyor elimde tuttuğum kaya kadar gerçeklik. Yoksun.
Sanırdım ki kimse beni hayatından çıkarmak istemez, çünkü hiç kimseye art niyetimle bir şey yapmam. Ve sanırdım ki bunu en iyi sen bilirsin. Yine yanıldım. Bu kadar yanılgı insanın yüzüne birden vurunca daha önce olmayan derin bir çizgi dudakların hemen üstünde ev alabiliyormuş kendisine. Burada olsan baksana kırıştım derdim, emlak sektörünü yaşatma yüzümde derdim, gülerdin. Birlikte ağlayana kadar gülerdik. Ama bunları senden başkasına demek; anlamsızca lakırdamak gibi geliyor.
Yine sanılarım var, sanıyorum ki kimse bir daha anlamayacak beni. Sanıyorum ki kimseyi bir daha bu kadar yüreğime sokmayacağım. Bir daha bu kadar acı çekmemek için.
Yaşlanıyorum. Büyüyorum ya da. Her neyse ismi sözlükte, kendimi on yıldır hiç hissetmediğim gibi eksik hissediyorum.
Böyle mutlu olacaksan, böyle kal. Artık böyleyim, yargılarım ve silerim diyorsan böyle kal. Uzak. Ama senin benim tanıdığım sen olduğundan emin olabilsem, bari konuşarak ayrılsaydık derdim...