bir kaç ayrımın farkında olduktan sonra dikilmesinin hoşa gidip gidilmeyeceği tatışılması gerekilen konu.
tanımı da hallettikten sonra o ayrımların öncelikle farkına varalım.
öncelikle fransa'da ayaklanıp bunu kabul ettiren 450.000 fransız vatandaşı ermeni var, bizim almanyadaki nüfusumuz kaç alman vatandaşı olarak 1milyonu geçti belki de.. adamlar orada büyük bir oy tehdidi ile istediklerini kabul ettiriyorlarken biz niye kendi isteklerimizi kabul ettiremiyoruz, mesela sözde ermeni soykırımının kabul edilmemesini belki de onun olduğunu kabul edenlere ceza verdirdetecek bir yasa çıkmasını nasıl olur da sağlayamayız? o avrupa birliğinde en büyük oy potansiyeline sahip bir ülkeyi nasıl olarak arkamıza alamayız? öncelikle bunu yapmak ve yaptırmak arasında fark var..
bir diğeri; cezayirlilerin böyle bir issteği yok.. bakın gelecek kötülemelere söylüyorum, ben fransa soy kırım yapmamıştır demiyorum lakin adamlar oraya amrikanın ırak'a yaptığını yaptı ve nasıl becerdilerse cezayirliler bundan şikayetçi değil.
belki şikayetçiler de bunu bize duyuracak yerleri bastırıyorlar. peki diyelim ki böyle bizim bundan hangi ara haberimiz oldu? kısacası bizim bundan çıkarımız ne olacak? adamların çıkarı bu coğrafyadaki kaışıklığı sürdürüyor olmak ve güçlü bir türkiyenin bu topraklarda yer almasını engellemek ve türkiyenin güçlenmesini uzunca bir süre ertelemek, peki ya bizim çıkarımız??
bir türk dünyaya bedeldir ya; sanırım birkaçımız bir araya gelince o kadar da etkili olmuyoruz. biz bazı şeyleri kabul etmek yerine kabul ettirmeyi birimiz dünyaya bedelken yapamıyoruz daha, başka şeyi kabul etmek de çok fazla etki etmeyecektir sanırım.
özetle; demek istediğim belirli bir politika dahilinde alınmış kara değil bu. kavgada kapıyı vurup çıkmak ya da sevgiliyi kıskandırmak için başkasının koluna girmek gibi birşey. daha önceden harekete geçip sözde soykırımın meclise girmesini engelliyecek hareketi yapmak lazımdı. testi kırıldıktan sonra çok da bir anlamı kalmıyor içindeki suyun.