geçenlerde benim okulu yeni kazanan kuzenim ve sevgilisi evimde misafir olmuşlardı. tv seyretmeyi çok seven kuzenim ve sevmeyen sevgilisi, oturma odamda tv olmadığını, onun yerine kitaplık olduğunu görünce pek bi şaşırmış ve beğenmişlerdi. kitap okuma isteklerini tetiklemiş, hatta okumalarına da vesile olmuştum. geçenlerde onlara giderken, kuzenimin sevgilisi "bana gelirken birkaç kitap getirsene" demişti. bir de değil; bir kaç tane! işte öyle deyince bi garip oldum, bi bencillik belirdi bünyemde. hiç beklemezdim kendimden. valla... para istenince veriyorum veya ne biliyim bi arkadaşıma giderken şunu getirsene falan dediklerinde hiç gocunmuyorum veya cimrilik hiç yapmıyorum ama kuzenimin sevgilisi benden kitap isteyince, hiç hissetmediğim ve varlığından haberdar olmadığım o bencilliğim peyda oldu birden. çok şaşırdım kendime. veremiyormuşum ben de. küçükken bi kitabımı vermiştim aslında, hem de öyle mutlu olmuştum ki paylaşıyorum, arkadaşım da okuyacak diye ama, aradan geçen 10 yıla rağmen hala geri gelmeyince vermemenin ne kadar doğru olduğunu tekrar hatırladım. evet hala o kitap içimde ukte kalmıştır. vermeyin arkadaş, ya da verdiğiniz adamı takibe alın. ama ben, kuzenimin sevgilisine yine de bi kitap götürdüm. eşşekliğime doymayayım ben. allahtan en sevmediğim kitabı götürdüm, geri gelmezse daha az üzülürüm en azından. ama istiycem abi. ben de yüzsüzlüğün alasını yapıp geri istiycem. bu arada onlara film de ödünç vermiştim dur bakalım o geri gelecek mi?
edit: valla bak kaç zaman geçmiş -ki buraya yazdığım tarihten bir ay önce vermiştim-, hala gelmedi o kitap biliyor musun sözlük? kitap da, film de... hayır, yüzsüzlük de yapamıyorum, büyük konuşmuşum; beceremiyorum... umarım denk gelir de burdan okur *