her bakan göze görünür olmama şartı vardır derin devletin. üstünü örten suyun dingin mi, dalgalı mı olacağı da yine ona bağlı olmalıdır.
iki güdümlü köşe yazarının mezenformasyonları, iki emekli silahlı kuvvetler mensubunun hezeyanlı dezenformasyonları uzun bir emir-komuta zincirinin çooook uzak ama mutlak noktaları olmalıdır.
böyle olunca anlaşılabilir, ihtiyaçtandır, bütün dünyada yapılıyordur, kalabalıklara her şey anlatılmaz; eyvallah. ama sadece böyle ise, ve gerçekten insanlık (tamam lan, pazarlığa razıyım; hiç değilse kendi halkı) için gerçekten "kemal/kamil" istiyorsa olsun bari.
zavallı beyinlerimizin ırzına geçildikten sonra, azıcık düşünmeye zorlanan insanların yarısı paranoyak, kalanı katatonik ve şizofren, tamamı "hasta" olduktan sonra, zamanında peşine ölmeye koşan onbinlerce genç takmış en azılı komünistlerinin çıkıp "allah bir, muhammed onun elçisi" dediği gibi kafa bulunmasın insanlarla.
40'ına gelmeden ev-araba sahibi olmaktan başka ülkü/ideal/arayış'ı olan insanlara yapılan en büyük haksızlık bu derinliğin onu boğmasıdır. inanan insan sadece kahpe kurşunuyla ölmez, üstelik kahpe kurşunuyla ölmek, ölmeye koşanın gücüne gitmez. inanan insan için en ölümcül darbe "uğruna başını" koyduğunun ihanetidir.