Amerikalı gazeteci Thomas Goltz, Amerika Azerbaycan Derneği tarafından Washington da, Kongre binasında düzenlenen bir toplantıda Hocalı katliamını anlattı. 1992 yılı Şubat ayında Karabağ bölgesindeki Hocalı kentinde Ruslar tarafından desteklenen Ermeni kuvvetleri 800 kişiyi öldürmüş, yaklaşık 1 milyon kişi de bölgeyi terketmek zorunda kalmıştı. Konuşmasına petrol şirketlerinden ya da Azeri lobisinden para almadığını söyleyerek başlayan Goltz, Hocalıda olanları Ermenistan hükümetinin hala inkar ettiğini söylerken şöyle dedi.
Azerbaycan cumhurbaşkanının danışmanı Vafa Gulizade 26 Şubat 1992 geceyarısı telefonda sorularımı yanıtladı ve bir katliam olduğunu söyledi. Nerede olduğunu sordum, Hocalı kentinde dedi ve telefonu kapattı. Hocalı da daha önce bulunmuştum. O zaman kente ulaşmanın tek yolu helikopterleydi çünkü diğer yollar Ermeniler tarafından kapatılmıştı. Havaalanında güvenlik görevlisi Ali Hacayev le karşılaştım. Memleketi olan Hocalı da durumun ne olduğunu sordum, o da 'gidip görelim, neler olduğunu gözlerinle görüp doğruyu yaz' dedi. Hacayev le yola çıktık. Son 3 aydır Ermenilerin bölgedeki pek çok kenti ele geçirdiğini, Azerilerin elinde Hocalı ve Şuşa nın kaldığını, aradaki yolun da kesildiğini öğrendim. Hacayev Bakü tarafından aldatıldıklarını düşünüyordu, bunu yazmamı istemedi ama öldüğü için söylediklerini açıkladım.
Goltz, Agdam a ulaştıklarında Hocalı dan kaçan yüzlerce kişiyle karşılaştıklarını söyledi, "Önce hayatta kalanların anlattıklarına inanmakta güçlük çektik. Ermeniler kenti çevirerek bir ültimatomla halka ya kenti terketmelerini ya da öleceklerini söylemişlerdi. Son gün olanların detayları çok ürkütücüydü. Baküye helikopter göndermesi için haber verilmiş ancak Azerbaycan hükümeti hiçbir şey yapmamıştı. 25 Şubat 1992 gecesi Ermeniler kenti 3 yerden sarmış, küçük bir yol açık bırakılmış ve buradan kaçanlar olmuştu."
Ermeni ateşi altında kaçarak Karabağ yakınlarına ulaşanların yeniden ateş altında kaldığını söyleyen Goltz, sivillerin öldürüldüğünü söyledi. Goltz, yaklaşık bin kişinin öldüğü söylentilerine önce inanamadıklarını söyledi, ilk günün sonunda 500 e yakın insanın öldüğünü haber aldıklarını ve bu sayının kaybolanları içermediğini kaydetti. "Gördüklerimiz karşısında Reuters muhabiri Elif Kaban ve eşim Hicran donup kaldılar. Fotoğrafçı arkadaşım öyle etkilenmişti ki fotoğraf çekebilmesi için kendisini objelerin üzerine doğru itmem gerekiyordu. Cesetler, mezarlar, evet hepsi mide gerektiriyordu. Ama olanları anlatmak, dünyaya duyurmak gerekliydi. Hayatta kalanları bularak hemen orada neler dediklerini kaydettik. Bazı cesetleri tanımaya çalıştım ama yüzlerinden vurulanlar, tanınmayacak halde olanlar vardı. Bazılarının kafa derileri yüzülmüştü."