vatandaşlığım bulunmayan bir ülkenin takımını çalıştırdığımda yaptığım ilk basın toplantısında dil problemiyle ilgili sorular geldikçe in the tabela diyen fatih terim gibi hissediyorum.
rakip takımın teknik direktörüne laf sokunca jose mourinho triplerine giriyorum.
arada bir, en yakın rakibimle ilgili soru gelince mircea lucescu gibi şekil cevaplar veriyorum.
galibiyet serimizin devamlılığını sorduklarında gaz verip oyuncularımın götünü kaldırıyorum. "özgüvene bak helal olsun hoca" dediklerinde benim de götüm kalkıyor.
sonra bi de oyuna başlarken cinsiyet seçiyorsun ya, kadın olduğunu belirtince futbol dünyasının kadınlara bakışını sorgulayan sorular soruyorlar, sanki çilingir sofrasında toplanmış dertleşiyoruz havasına giriyorum.