bir hastalığın, vücuda alındığında o hastalığın neden olduğu semptomlara benzer semptomlara yol açan bir madde ile tedavi edilmesi. ve genelde bu maddeler normal dozu öldürücü olabilecek toksik maddelerdir. örnek verirsek daha anlaşılır olacak;
mesela pankreasınızda bir sorun var ve bu yüzden hazımsızlık, şiddetli karın ağrısı, kansızlık gibi şikayetleriniz oluyor. eğer bir madde, diyelim arsenik de vücutta bu gibi fiziksel sorunlara yol açıyorsa, arseniği iyice sulandırıyorsunuz ve küçük dozlar halinde hastaya veriyorsunuz. burada temel prensip, bu maddeyi ne kadar seyreltirseniz tedavi o kadar başarılı oluyor ve yan etkiler daha seyrek görülüyor. bir nevi aşı olarak vücuda zayıflatılmış bakteri enjekte etmek gibi birşey.
işin mantığı, inorganik moleküllerin de bir hafızası olduğu ve siz tek bir damla etken maddeyi adım adım sulandırdığınızda, o maddenin karakteristiğinin, diğer su moleküllerine de klonlandığı. bazen etken madde bir baraj suda bir damla arsenik kadar sulandırılır. aslında hastaya ilaç olarak su verirsiniz. tek fark, bu su, vücutta hastalığa yol açan bir maddeyle karşılaşıp, onunla ilgili bazı özellikleri hafızasına almıştır ve vücuda alındığında bir takım reaksiyonları tetikleyerek iyileşme sürecini başlatır.
avrupa ve amerika'nın bir çok prestijli tıp fakültesinde ana bilim dalı olarak kürsüsü olan ve ihtisas eğitimi verilen homeopati, yurdum tıp camiasında halen büyücülük olarak algılanır. temeli binlerce yıllık çin ve hindistan geleneksel tıbbına dayanır