o son hoşçakal, bir toplu iğne olup batar gövdenizin sol yanlarında bir yere sinsice. hissedemezsiniz bile ilk başta. inceden bir sızı duyarsınız sadece. sonra iş, güç, hayat telaşı derken, o da kaybolur gün içinde. unutursunuz bile, bir yaranız olduğunu gövdenizde.
sonra akşam olur eve gidersiniz... odanızda hüzünlü bir koku karşılar sizi ilkin... tanıdık gelir hemen... ve sonra üstünüzü değişirken görürsünüz ki; giysileriniz kan içindedir... yeni kıyafetler giyip yatarsınız sonra...
ve bu her gün tekrarlanır... taa ki bir gün biri gelip, o iğneyi çıkarana, ya da çıkardığını sanana dek.