demokrasinin de gariplikleri olması

entry4 galeri
    ?.
  1. demorasiyi anlayamamış bünyelerce görülen gariplikler. demokrasi kimin iyi yöneteceğini halkın seçmesidir. bunun için partiler bir parti programı yazar ve yönetime gelirse yapacaklarını halka anlatır ve kendilerine destek ister. devlet bir makinadır ve o makinanın başına geçip halkın istediği yönde davranacağını vaad eden parti o makinaya hükmeder.

    demokrasi bir algı meselesidir. birileri için istediği kadar kötü olsun halk kötü yönetilmeyi de seçebilir veya bunu iyi zannedebilir. demokrasinin temel kavramı halkın herşeyin iyisine karar verdiğidir. halkın kötü karar verdiğini iddia etmek demokrasiye aykırıdır.

    maalesef devlet belirli bir makina olmaktan çıkmış ve farklı mekanizmalarla onu idare edecek hükümet belirli sınırlar içinde tutulmuşsa, yani sipariş üzerine sadece belirli insanların başına geçebileceği bir mekanizma olmuşsa başa kim geçerse geçsin o demokratik bir rejim veya seçim değildir. birileri bir elbise dikmiş ve o elbisenin içine sığabilecek insanların seçilmesini önceden öngörmüş. bu demokrasinin garipliği değil demokrasinin olmadığını gösterir.

    bizim ülkemiz darbelerle bu şekilde bir elbise dikmeyi başarmış. bu elbiseye giremeyen partiler kapatılmış veya kurulması önlenmiş. bunu bir yargı, ordu ve siyasetçi işbirliği ile yıllarca korumuşlar. bu ülkede bu elbiseyi dikenlerin halka karşı birbirlerine desteğini görüyorsunuz. yargı kararlarından herkes rahatsız, ordunun darbe faaliyetleri içinde olmasından herkes rahatsız, bu elbisenin olması gerektiğini savunan siyasetçilerin aldığı oy ortada.

    demokrasiyle yönetildiğimizi zannetmek ancak bir rüya... bir fikirdekiler kendileri için uygun anayasayı yazmış ve antidemokratik görünmemek için zoraki anayasaya soktukları hak ve özgürlükleri uygulatacak hiçbir mekanizma kurmamış. bir ülke demokratik olması için ilk şart temel hak ve hürriyetlerin sağlanmasıdır. bunun üzerine demokrasi binası kurulur.

    demokrasilerde kanunlar halk ile uyumlu olur. yani halkın istediklerine aykırı kanun çıkarılmaz. halka muhalefet eden kanunu çıkartan parti halk tarafından kovulur ve durumu düzeltecek parti halk tarafından iktidara getirilir. ancak bizim ülkede siyasiler seçilirken öyle kalıplar yaratılmış ki halkın istediği partiler kurulamıyor. en basit örnek vereyim. avrupa'da bir çok ülkede hristiyan adını kullanabilen parti kurulurken demokrasiye aykırı değil de bizde islamcı diye bir parti kurulunca demokrasiye aykırı oluyor?

    varsayalım herşeye rağmen halk kurulu düzende çıkış noktası olabilecek bir parti buldu. hakkında kapatma davaları açıldı ve bir şekilde atlattı. bu parti ne yapabilir? halkın istediği kanunları çıkarsa bile devlet mekanizmaları bu kanunları iptal eder, hatta sen böyle kanunlar çıkarmak istiyorsun diye hakkında dava açılır.

    bunların hiçbiri demokrasilerde görülmez. demokratik rejimlerde halk kanunlara uyar ve birlik, beraberlik içinde yaşar. insanlar kanunlara neden uyar? kanunlar; özgürlükleri kısıtlayarak, insanların kendine yapılmasını istemediğini başkasına yapamaması için konulmuştur. ben birçok kanun gösteririm ki insanlar bu tür özgürlüklerin kısıtlanmasına razı değil. gerici denen insanlar giyim özgürlüğünü savunurken kendini ilerici gören zihniyet bunun bir siyasi simge olduğu iddiasıyla karşı çıkıyor. örgütlenmek en temel haklardandır. bir öge etrafında toplanmak siyasi partilerin, derneklerin, sendikaların kurulmasını desteklemek her ilerici insanın destekleyeceği bir yapıdır. sırf bu öge din diye onların örgütlenmesine karşı çıkamazsınız. maalesef uğur mumcu dahi bu görüşü savunduğu halde bir çok solcu buna işine gelmediği için karşı çıkıyor. oysa demokrasi kendine yapılmasını istemediğini başkalarına yapmamayı koruyarak kanunlar çıkartacak temsilcileri seçmekti.

    bizim ülkemizde demokratikleşme olmadığı sürece kavga, gürültü, bölünme riski ortadan kalkmayacak. insanlar kendilerinin razı olduğu kanunlara uymayı kabul eder ve huzur gelir. razı olmadıkları kanunları çıkartanların ise temsilciliğini iptal eder. şu an seçilmiş iktidar halkın istekleri doğrultusunda kanunlar, kararnameler çıkartırken bir mekanizma bunları iptal edip halkın egemenliğine karşı çıkıyor. buna ise yargı bağımsızlığı deniyor. demokrasilerde yasama, yürütme ve yargı gücünü halktan alır. yargı bağımsızlığı kafasına göre kanunlar iptal etme yetkisi değildir. çıkarılan kanunlar ancak şekil bakımından incelenir ve anayasaya uygunluğu denetlenir. yargı bağımsızlığı devlete karşı halkın yanında olması için konulmuş bir ilkedir. yani yargı, halkı devletten korumak için vardır. maalesef bizim yargımız, devleti halktan korumayı tercih edecek bir yapı ile kurulmuş. bunun önüne geçecek bir mekanizma yok. demokratik ülkelerde yargı mensupları; halk seçimi ile, sivil toplum kuruluşları seçimi ile meclis seçimleri, iktidar seçimleri ile gelerek halk içinden gelmiş insanlardan oluşuyor ve halkı korumakla yükümlü. bizim yargı ise uzaydan aldığı bir yetki ile yerine oturmuş ve kimseye hesap vermiyor... böyle bir yargı varken, demokrasilerin üç temel ögesinden biri halktan yetki almıyorsa o memlekette demokrasiden, dolayısı ile demokrasinin garipliğinden bahsedilmez. çünkü gördüğünüz demokrasi değildir.

    bizim ülkemizde diktanın kurduğu mekanizmalarla sözde bir demokrasi götürülüyor. sonuçta bu bir dikta rejimidir. hitlerin diktatörlüğünü hatırlayın. anayasa öyle bir şekilde yapılmış ki seçilmiş iktidarların diktatörlüğe gidişine izin verilmiş. bizde ise tam tersi darbeciler önce diktatörlüğü tesis edip bir anayasa yazmışlar ve kendi deyimleriyle diktatörlüklerini bin yıl geçse de sürdürecekler.
    0 ...